Fadime Şiiri - Dua Ekseni

Dua Ekseni
66

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Fadime

Geçtiğimiz günler içinde İstanbul'da bulunduğum sırada ziyaretine gittim. Oldum olası renkli kişiliği, ne zaman şaka, ne zaman ciddi konuştuğunu anlamakta zorlandığım Fadime Teyzenin sözlerini hep hikmetli bulmuşumdur.

Hal hatır, yolculuk, faslından sonra hasbıhale başlıyoruz.

—Haşmet Abi ailesi nasıl? İnşallah iyilerdir. Yaylaya gidecek misiniz bu yıl yine?

—İyiler, şükür. Bir ay kadar önce bende oradaydım. Onlarda hanımıyla izin alıp gelmişler. Yayladaki evi tamir etti. Epey masrafları olmuş. Her zamanki bildiğin Haşmet işte. İnsan 7 sinde neyse 70 inde de odur. Değişecek değil ya! Karısına tadilata ilişkin gerekli malzemeleri, yapılacak işleri anlatıyordu.

Gelin'de Haşmet Bey şöyle yapsak, böyle yapsak daha iyi olmaz mı? Diye arada bir ondan farklı, kendi fikirlerini söylüyor. Bende kenarda oturdum, onları dinliyorum. Aslında bazı hususlarda gelinin söyledikleri daha makul şeyler. Biraz dinledikten sonra geline;

—Kadın ben sana nasıl yapalım diye fikrini sormuyorum. Kafamdakileri nasıl yapacağımı anlatıyorum sana dedi.

—Seni belki dinlerdi. Kadın dayanışması, sende kendi fikrinmiş gibi Sevil Yenge'nin savunularının ardında dursaydın, dedim.

Yüzüme baktı, başını 'Ahh, Sen bilmezsin! 'dercesine salladı. Öne doğru eğilip sesini biraz alçalttı. Cevabı;

-'Bir kardeşim var adı Haşmet
Çok severim o'nu elbet
Birbirimize o kadar uzağız ki
Sanki dersin yabancı devlet'

Elini tutup çeviriyorum. Avucunu öperken gülüyorum.

—Mesaj alınmıştır Fadime Sultan.

Devam ediyor; Yeni haliyle evi bir görsen tanıyamazsın. Değişmeyen hiçbir şeyi kalmamış. Onlar döndükten sonra, buraya gelmeden gidip bakayım ne yapmışlar dedim. Anahtarını da cebine koyup gittiğinden içini göremedim. Ama önüne gidince anladım ne muhkem yaptığını. Öyle güzel yapmış ki evin hiçbir yerden nefes almasının imkânı yok. Ağzını bile bantlamış.

Oğluna dönüp bakıyorum. Gülerken, açıklık getiriyor.

—Dayım, içini dışını onardıktan sonra kışın içeriye kar girmesin diye, önüne yaptığı 'seki'nin etrafını naylon brandayla çevirdi. Evin kapısı hiç görünmüyor. Pencerelere de naylon yapıştırmış.

Ezanın sesiyle, namaz için birlikte kalkıyoruz. Sonunda tesbihatı parmaklarımla yaptığımı görünce elindeki tesbihi bana hediye ediyor. Bakıyorum iki tane birbirine bitişik püskülü var.

—Taneleri kendim ipe, tekrar dizdim. Püskülünü de kendim yaptım. Bil bakalım neden iki tane? Diye soruyor.

—Bilmem! Senin işine, sözüne benim aklım ermez. Vardır bir hikmeti kim bilir.

—Biri Allah'ın sözü Kur’an, diğeri Peygamber'in gittiği yol sünnet diyor.

—İkisi ayrı ayrımı ki? Niye iki tane bu?

—Dikkat et! İkisi bir yerde birleşiyor. Biri emir, öbürü emre nasıl uyulduğu. Biri söz, biri yol. Biri olmadan öbürü olmaz.

—Hımm! Sözüne 'şapkam' yok ki çıkarayım.

Sofraya oturuyoruz. Evin üniversite sınavına girmiş oğlu babasıyla tercihler konusunda tartışıyor. Babasının derdiyse daha başka.

—Bak oğlum.(kuzenin) Emre üniversiteyi kazandı, otobüse bindi gitti. Otobüsten indiği anda karşısından gelen ilk kıza âşık oldu. Ailesini bile dinlemedi onunla evlendi. Görüyorsun hallerini. Seni ben ellerimle götürüp yerleştireceğim. Okul, askerlik bitmeden hiçbir 'tıngırtı' istemiyorum. Ben, en iyi, en güzel kızı bulur zamanı gelince seni evlendiririm.

Karşımda oturan Fadime Teyze'ye gözüm ilişiyor.'Geç onları hele bir sen' der gibi elini sallıyor.

—Ne oldu Anne?

—Bırak uşağın yakasını. Ula oğul, senin aldığın karı ortada görünüp dururken.

Kahkaha atmamak için dudağımı ısırıyorum.

— Allah’ım ya, Anne sen insanı öldürürsün.

—Başkasını bilmem ama sen beni diriltiyorsun Fadime Teyze diyorum.

Kendisine sorsanız cahil bir insan Ama her konuda incecik, zekâ ürünü, vecize sayılacak sözleri vardır. Çaylarımızı içerken seçimlere ilişkin (şimdi sonuçları belli oldu gerçi) ,konuşuyoruz.
Oy vermek doğrumu, kime oy versek, partilerin palavraları… Oğlu;

-Geçen derneğe C..'nin bayan milletvekili adayı ve bir grup partili beraber geldiler.Ayakları yere basmaz laflar ettiler.Ben bir soru sormak istediğimi söyledim.Grubun içinde tanıdığım öğretmen bir arkadaşım yanıma geldi.Usulca kulağıma doğru 'Arkadaşım,senin sözün bazen ağır kaçar.Adayımızın bayan olduğunu unutma, nezaketle sor' dedi.

Fadime Teyze'nin sesiyle kendisine döndük.

—Deseydin ya, sizin partide hiç 'erkek adam 'yok ki zaten, adayınız erkek olsun! Yarın onlara söyle 'Anam diyor ki; Cami avlularında düşmanı olup, dağıttığınız başörtülerini alıp ta başıma örtecek değilim ya! Aldım saklıyorum. Köye gidince, Hanife’nin 'sarıkızının' başına örteceğim. Bizim başımıza örttüklerimiz Allah'ın emri, onların dağıttıklarıysa istedikleri oyun rüşveti. Niye almış örtmeyecekse? diye sorarlarsa ' D……kıl koparmak kârdır' diyor de.

—Fadime Teyze, bak ömrümde hiç geçerli oy kullanmadım. Eğer aday olursan söz sana bi'at etmeye hazırım.

—Git kızım benim aklım yetmez.

—Ah senin yetmeyen aklın, yeter diyenleri cebinden kırk kez çıkarır. Allah senin hayırlı ömrüne bereket katsın emi!

Selam ve dua ile..

(duaekseni)

Dua Ekseni
Kayıt Tarihi : 24.5.2008 00:50:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Dua Ekseni