Ezeli göçmenim
Korkmadan keşfederim, kaderin en derin sırlarını
Kaldırımlarda dinlenip, cığara çekip
Dumanında gözlerini seyreder
Zamanda yok olur, giderim
Çayı demledim kardaş
Dilimin yayı boşalıncaya kadar sözüm
Pakette boynunu bükmüş cıgaram da var
Mazi defterini açmadan
Sırattan düşmeden
Heybeme geçmişin elemlerini
Geleceğin kaygılarını, doldurup
Yol gösteren dervişi bulup
Haksızken hak iddia eden
Sağcıyı, solcuyu, dinciyi ifradıyla başbaşa bırakıp
Beynimde sirenler çalmadan
Bu şehri terk etmem gerek
Koşmak isterim koşmak
Yalnızlığın dipsiz kuyusunda
Küçük voltalardan yoruldum
Gecenin esrarı, kaymış gözlerimde
Kulağım kapıda
Bütün kavgalarından yenilerek ayrılan
Çocukluğum gelir aklıma,
Tevekkül etmiş tertemiz bir sayfa
Gözünde ne cennet sevdası var
Ne de cehennem korkusu
Ne durursun çocuk, gir içeri
Tabancamı ver bana
Sen şarkılarını söyle
Akıl duvarda, kalem kınında paslansın
Bu eller, çarmıha gerilmem için verilmedi bana
Evladının dirisini bulamayan babalar,
Üzerine gazeteler serili gençler,
Açın yüzünü de kim olduğunu bilelim
Sırtından vurulmuş,
Katili belli, faili belli değil cesetler
Şam'da, Beyrut'ta, Kudüs'te, Halepçe'de, İstanbul'da
Mason fırtınası esti
Kanlı cumalarda, elma kokusuyla geldi ölümler
Dünya yalan söyledi...
Yemende açlıktan ölmedi
Açlıktan öldürüldü çocuklarım
Yüreğimde duyulmayan sesleri
Unutmakla, alışmakla geçti ömrüm
İyi olacak der, kötüye tahammül eder beklerim.
Madenlerde kömür karası yüzler
Tarlalarda nasırlı ellerim
Yazın sıcak, kışın ıslak,
Naylon çadırlarda, gülen gözlerim
Alnının teri kurumadan hakkını çaldığın,
Mevsimlik tarım işçisi, ücretli köleyim
Kader işçisiyim
Acılar sancılar, anlamsız çaresizlikler bilirim
Kahire'de idam mahkumu gençler,
Silopi'de cenazesi yedi gün yerde kalan Taybet Ana,
Cizire'de öldürülen tarih,
Filistin'de gece bombardımanında çocuk,
Şam'da direnişim
Yaşı büyütülüp idam edilenlerin devrimi
İsyancı Çerkez, hain Kürd, alevi Kızılbaş, kırma Laz, bozma Arabım
Bende insanım insan
Gözünde hep bir eksik, bir yalanım
Bıkmışım siyasetten, talandan, ihanetten
Soysuzların eliyle mason fırtınasına yakalandım
Satılmışların buyruğuna yenik fikirlerim
Kader çığ gibi koptu geldi
Allaha ısmarladık demeden gitti gençliğim
Ruhum, cesedimden,
Kalbim, nefsimden,
Aklım, midemden yoruldu
Bir kurtarıcı beklerim.
Kışların sonunu getirecek,
Neharı bahara çevirecek,
Mazlumlara güneşi gösterecek,
Ücretli kölelik asrını bitirecek
Gizli zalim, sana da gününü gösterecek,
Kaim kurtarıcı gelecek
Ezeli göçmenim
Acı sarhoşuyum perva etmem ölüme
Korkmam kaderin trajedisinden
Mayınlarla çevrili sınırları reddetmişim
Her yanım asi, her yanım aidiyetsiz
Ne doğuluyum, ne de batılı
Vatanım yok
Yok kimseden üstün milletim
Göçerim kinden nefretten
Geceler ve şehirler arkamdan gelir
Hatıralar cehennemin kapılarını açmadan,
Efkarımın dumanı geceyi sarmadan,
Başkalarının zulümlerine, onlar adına özürler bulmadan,
Gıyabımda kesinleşmiş hükümler verilmeden
Buda geçer ya hu demeden,
Gitmem gerek
Çayı demlendi çocuk
Yedekte tütünümde var
Şansımız varsa yağmurda yağar
Kaçmak isterim, kaçamam
Gidişlerim şartlı, vizeli
Rejimi, bombaları, sınırda askerleri geçmem gerek
Zor olanı geride bırakıp
Denizde fırtınayı yenmem,
Naylon bot batarsa ölmem,
Huzura ulaşmam gerek
Sabreden, bekleyen ölemeyenim
Ruhumu rahmana teslim eyledim
Perdeler kapansın, fasıl bitsin
...
Kayıt Tarihi : 21.10.2021 09:50:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
....
Hayırlı imtihanlar olsun.
TÜM YORUMLAR (1)