İnce narin parmaklar
Dalgın dalgın örgü örüyordu
Süsüslerden bir Besmele-i Şerif
Rik’alardan bir Ya Vedud
Divanilerden bir El-Rızk-i al ALLAH
Oda duvarını süslüyordu
Big Ben’in saat başı vuruşu gibi zaman
Ağır,ağır yürüyordu
Gözlerinde denizlenmiş sevgi
Dudaklarında Yemen türküsü
Umutlar tel tel yoklukta sallanıyordu
Demirden dağları andıran zırhlılar
Ölü gözlerle denizde oturuyordu…
Karşı tepelerden ilk ezan
Ezan-ı MUHAMMEDİYE geliyorndu
Allahu Ekber…Allahu Ekber…
Birbirlerini tamamlayan müezzinler
Altından bir zinciri andırıyor
HAYYALESSELAH…HAYYALESSELAH…
O zincirin işiltisi, akıl ile imanı buluşturup,
Türk mevzilerini sarıyordu.
Demirden dağı andıran zırhlılar
Ezanla birlikte ateşe başlıyordu…
Tan yerined bulutlar, kıpkızıl bölünüyor
Her şey patlıyor, dağılıyor, ezanlar susmuyordu
Gülleler düştüğü yeri cehennem ağzına çeviriyor
Mermiler Azrailin gözlerindenbeter, dehşet savuruyor
Toplar acımasızca gürlüyor
Ezanlar, ezanlar susmuyordu
O ezanlarki görünmez siperleri ağlar ile örüyor
Bıçak ağzı kayalar,susmuş sular kaynağına dönüyor
Hendekler, siperler,tavan mertekleri bel veriyor
Sular doluyor,
Demir dağın topları ölüm kusuyordu
ALLAHU EKBER…ALLAHU EKBER…
EZANLAR..EZANLAR SUSMUYORDU
TEK ÇAM
Tek çam …
O tepenin düzlüğünde rüzgarda savruluyordu
1893 yukarı Clermont manastır bağlarının şarabı
Kristal kadehte kan gibi duruyordu.
İnce gümüş saplı çibuğuyla general Jan Hamilton
Tek çam’ı hedep göseteriyor
Alınacak vede kalınacak diyor
Tek çam tepenin düzlüğünde rüzgarda savruluyordu
403 Nizami sürüne sürüne varmıştı
Tek çamın en sık dallarına yuvalanmıştı
Çevreyi gözetliyor, etrafa bakıyordu
Gördüklerini, muharebe telefonundan aktarıyordu
Kıpır, kıpırdı yerler sinsice gelen gölgelen
Avusturyalı,Hintli,Yeni Zelandalı,sarı İngiliz yüzleri
Sessizce yaklaşıyordu tek çamdan beri
Düşman burada binbaşım…geliyorlar
Yüzlercesi, yüzlercesi tek çamı sarıyorlar
Beni düşünme, hedef tek çam ateş
Ne olursun binbaşım, düşünme düşmanı mahvet
Türk bataryaları ateşe başladı
Mitralyözler ölüm yağdırdı
Tek çam mahşer yerine döndü
Tekbir sesleri yeri göğü kapları
Orada koşuşan sadece ölümdü
Derin, çok derin bir sessizlik olmuştu
Yeryüzü varıyla yoğuyla susmuştu
Gökzüzü kırpmıyordu dudaklarını
Kelebek kanatlarını okşarncasına,
İndirdi göz kapaklarını
İçten içe bir hicran yarası tüttü
TEK ÇAM’da 403 Nizami bayrak gibi
TEK ÇAM’da şehid olmuştu
TEK ÇAM tepeden köke kadar hırpalanmış
TEK ÇAM halsiz, TEK ÇAM virandı
Duduklar kıpır kıpır
Okunanlar kur’andı
TEK ÇAM’da 403 Nizami
Dalga dalga rahmet, dalga dalga bayrakı
Hüseyin Kotan
Hüseyin KotanKayıt Tarihi : 28.5.2007 23:56:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!