Bak okunuyor, minarelerden ezanlar
O yüce duyguyu, gerçek mümin anlar
Manevi havası, kulaklarımda hep çınlar
Ülkemin üzerinden, dinmesin ezanlar
Ezanlar okununca, içime sevgi giriyor
Muhabbeti olanlar, işte bunu biliyor
Kulağı ezanda olanlar, camiye gidiyor
Mümin kardeşleri için, orada dua ediyor
Bir bütündür, Cami, minare, ezan
Yapacağın iyiliklerle, sevapları kazan
Mutlaka bir gün belasını bulur, azan
Kurtuluşa erer, daima hakkı yazan
Yarabbi, bizleri hiç ezansız bırakma
Yaptığımız günahlardan dolayı, yakma
Düşmanları, bu ülkenin başına takma
Yücesin, sakın bizleri kulluğundan atma
20.03.2011
Fikret Gürsoy
ARAŞTIRMACI-YAZAR-ŞAİR-PROGRAMCI
Kayıt Tarihi : 20.3.2011 06:21:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
İlk ezan 622 yılında okundu. Ezan'dan önce Müslümanları namaza çağırmak için çeşitli yöntemler kullanılmaktaydı. Sabit bir yöntemde karar vermek üzere Hz. Muhammed'in de katıldığı istişare toplantılarında ortak bir karara varılmamış olup daha sonraları sahabeden bazı kimselerin (Abdullah bin Zeyd) gördükleri rüyalar sonuncunda mevcut ezan kullanılmaya başlanmıştır. Hz. Muhammed'in emriyle ilk ezan Bilal-i Habeşi tarafından okunmuştur. Ezan ile ilgili Kuran-ı Kerim'in Maide ve Cuma surelerinde çeşitli ayetler mevcuttur. Türkiye'de Ezan İlk Türkçe Ezan 3 Şubat 1932'de Hafız Rıfat Bey tarafından Fatih Camii'nde okunmuştur. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın 18 Temmuz 1932 tarihli bir genelgesi ile de ezanın sadece Türkçe okunmasına karar verilmiştir. Uygulama 16 Haziran 1950 tarihinde kabul edilen kanuna kadar sürmüş olup, bu kanun ile ezanın okunmasında kullanılacak dil serbest bırakılmıştır. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın 18 Temmuz 1932 tarihli genelgesinden sonra 18 yıl Türkçe ile okundu. Sünen-i Ebi Davud'da şöyle nakledilmiştir: 'Peygamber (s.a.a) insanları namaza nasıl toplayacağını düşündü. Bazıları Ona şöyle dedi: 'Namaz vakti olduğunda bir bayrak dik ki onu gördüklerinde (Müslümanlar) birbirlerine namaz vakti olduğu haber versinler.' ALLAH Resulü bunu beğenmedi. Bazıları Yahudilerin çaldığı borazanı hatırlattı. Resulullah: 'Bu Yahudilerin yaptığı bir şeydir.' diyerek bunu da beğenmedi. Bazıları Hıristiyanların çaldığı çanı önerdi. (Onu da beğenmedi ve) : 'Bu Hıristiyanların işidir.' buyurdu. Sahabeden Abdullah İbn-i Zeyd Resulullah'ın bu üzüntüsüne üzülerek oradan ayrıldı. Uyuyunca rüyasında ezan kendisine gösterildi. Sabah olunca Resulullah’ın yanına gelerek gördüğü rüyayı şöyle anlattı: 'Ya RESULULLAH, ben uyku ile uyanıklık arasında bir halde iken birisi bana gelerek ezanı bana gösterdi.' Ravi diyor ki aynı rüyayı Ömer b. Hattab (r.a) da ondan önce görmüş ve rüyasını yirmi gün saklı tutmuştu. Bunu Resulullah'a açınca, ALLAH Resulü 'Bunu söylemene engel olan neydi? ' diye sorunca şöyle dedi: 'Abdullah b. Zeyd benden öne geçince, söylemeye utandım.' Daha sonra ALLAH Resulü şöyle buyurdu: 'Ey Bilal, kalk ve Abdullah İbn-i Zeyd'e bak; o neyi emrederse, yerine getir.' Bilal de (kalkıp onun öğrettiği şekilde) ezan okudu...' Yine Ebu Davud Abdullah İbn-i Zeyd'in oğlundan şöyle naklediyor: 'Babam Abdullah İbn-i Zeyd bana şöyle nakletti: 'Resulullah (s.a.a) insanların namaza toplanması için çan çalınmasını emrettiği zaman, ben uykuda olduğum bir sırada adamın birisi elinde bir çanla yanıma geldi. Ben, 'Ey ALLAH’IN kulu çanı satıyor musun? ' dedim. O da 'Bunu ne yapacaksın? ' dedi. Dedim ki 'Biz onunla insanları namaza çağıracağız.' O da 'Ben sana bundan daha hayırlı bir şeyi öğreteyim mi? ' deyince, ben de olsun dedim ve bana ezanı öğretti... Sonra biraz geriye çekildi ve 'Kamet getirince de şöyle dersin...' diye kameti bana öğretti. Sabah olunca Resulullah'ın yanına gelerek gördüklerimi anlattım. ALLAH Resulü de 'Bu bir hak rüyadır İNŞA ALLAH.' buyurdu ve 'Bilal’ın yanında dur ve gördüğünü ona öğret ki ezan okusun; zira onun sesi seninkinden daha güzeldir.' diye ekledi. Ben de Bilal’ın yanında durdum ve ben ona telkin ediyordum, o da okuyordu. Bunu evinde duyan Ömer b. Hattab abasını yerde sürüdüğü bir halde (aceleyle) Resulullah'ın yanına gelerek şöyle dedi: 'Sen hak olarak seçen (ALLAH’A) and olsun ki, onun gördüğünü ben de görmüştüm.' Resulullah da 'Hamd olsun ALLAH’A.' buyurdu. (Sünen-i Ebi Davud, C.1, S.135, Hadis: 499)

Aşağı adreste olan grup sayfalarımıza bekleriz.. http://gruplar.antoloji.com/hakka-davet/ http://gruplar.antoloji.com/islaminaydinliginda/
TÜM YORUMLAR (29)