Senden sonra sırtlandığım yalnızlıkların çırpınışlarından, dımdızlak iki ihtimalle kala kalmıştım ortada..
İlki, soyut yansımalarınla cebelleşen salt sürtükçe bir varoluş çabasına esir olmaktı.
Yani o “yürek batımı” anılarının, bir nevi kadrolu kaltağı rolüne “soyunmaktan” ibaretti sadece..
Hani o kahrolası hasretinin kuytusunda kaybolup, sensizliğinde izlerine kapandığım o geçmişin-geçemeyen tutkusuyla “zihnime dolanan” anılarınca becerilmeye göz yummaktı öylece!
O baş başa bıraktığın düşlerin her akla düşüşte karşımda dizlerimin bağını çözen bir “sen” varken, ahh keşke ellerimi uzatıp her erişmek istediğimde yüzüstü bırakan bir de “ben” gerçekliği olmasaydı yüreğimin sızısında..
Bu düşe kalka düşlerine düşkün eylediğin, “düşüncesiz” bir zincirleme -düş- paradoksunun gönüllü mağduriyetiydi aslında!
Ki “terki diyar”ı memleket bellediğini bile bile, hissedişlerime dair ne varsa önce usulca tüm hücrelerime sızışına “eyvallah” edip, sonra da “her umutsuz vaka gibi” kırıntılarından yeniden bir sen var edebilme sancılarının sonu hep zihnimin-yüreğime kaçınılmaz tecavüzüydü!
Bu zehirli sevdanın sarmalından sıyrılma umuduyla sığındığım bir diğer ihtimal de; o zihinsel iğfallerinin arsız saldırılarından korunmak için oldurmaya çalıştığım tek alternatifti:
Hani o sürekli savunmaya mahkum acizliğimin, bir an olsun nefes alabilmek adına yokluğuna karşı “giyindiğim” bir çeşit kontra-atak taktiğiydi..
Yani ruhumun her zerresinde sana dair kazınmış o pejmürde sevişleri defederek; “düşlerinin batışlarına” ve anılarının şehvetine hiç fırsat bırakmaksızın, en azından son defasında sanrılarından önce davranıp zavallı bir aşkın ırzına geçişti!
Ancak böyle, tükettiğin tüm umutlarımı, düşlerinin mağduru yürek yaralarımı ve o yarınsız yalnızlıklarımı da alıp yanıma, yol alıyorum “bilinmezlerin diyarına”..
Son nefeste de olsa sadece şunu biliyorum ki, “artık eyvallah yok anılarına”..
Hani o düşlerinin gönül işgallerinden soluklanma çıkmazında; biçare bir aşkın zoraki sapığı ve kaçınılmaz katili olsam da,
Maktulu de olmanın tesellisi ile fişimi çekiyorum sonunda..
Ve işte nihayet o diyar edindiğin memlekete doğru yol alıyorum..
Arkama bile bakmadan, her yere sinmiş izlerinden uzaklaşıyorum..
Artık tamah etmiyorum o ardım sıra kovalayan anılarına!
Gayrı her düş(üş) te zevk bellediği bu canı, bırakmıyorum acılarına!
Özcan ÖğütKayıt Tarihi : 11.5.2012 04:48:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Özcan Öğüt](https://www.antoloji.com/i/siir/2012/05/11/eyvallah-103.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!