Su yüzüne yazılmış bir şarkıdır İstanbul
Bir yalnızlık akşamında mehtapla dökülen,
Mühürlenmiş dudaklarından Kız Kulesi'nin.
Şehri kuşatan o ince o billur sesinin
Bir heyecanla ağlayan surlardan sökülen
Su yüzüne yazılmış bir şarkıdır istanbul
Tamamen kurtulmuşken esaretinden,
Niye geldin ki aklıma şimdi?
Korkuyorum kendimden,
İç hesaplaşmamın tutasızlığından
Belki de senden...
Seni bana bağlayan tüm öğelerden...
Ömre bedel iki damla aktı gözlerimden
Denizin soğuk nemiydi inen hislerimden
Hissettim,yere doğru süzüldü dizlerimden
Ardısıra ufuktan geçen gemiler başka...
Gün hicran dolu,gönlüm bir meçhulün yasında
Bu dünya bana da kalmaz solacağım elbet
Ağlayarak sana doyamadan gideceğim
Onca günah,onca sır güzel bir anı farzet
Kapat gözlerini,deniz gibi gideceğim...
Denizler masumdur,bazen gemilere kızgın
El gülüyor farkında değiller ki zamanın
Hançerini saplıyor göğsümüze,vuruyor
Yok bir çare yoktur isyan,duasıdır anın
Sana benden hediyedir,kalbimde duruyor
Bir ney sesidir belki gönlünü ferahlatan
Mahzunluğum bilmem neden,
Boynu büküklüğüm...
Dokunsalar ağlayacakmışcasına,
Dolu dolu bakışlarım neden
Daha ömrümün baharında,
Saçımdaki aklar neden
Halimden belli bu ara seni özlediğim
Gözüm hep yollarda,herkes geçti senden başka
Gelmesen de hiç,sensin özlemle beklediğim
And olsun sevdama,medet ummam senden başka...
Olmadı şikayet hasretin ıstırabından
Ne de zormuş seni sensiz yaşamak
Varlığında yokluğunu özlemek
Yanındayken kıymet bilmiyor insan
Hata yapıyor kar etmiyor lisan
Gönlüme dert ol gözüme perde perde örtül
Yükün ağır beni yarenin bil öylece sev
Dilim müebbet,adın cebimde eskimiş kül
Beni bağrına bas İstanbul ve öylece sev
Senin kucağında senin varlığında doğmak
Gittin gideli gecelerim ayazımsı
Yüzünü döktün dökeli gök beyazımsı
Gönlümce coşmalar yok,notalar sazımsı
Herşeye rağmen çıkıpta gelsen diyorum,
Korkuyorum.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!