Bilinmez'in ruhun'da haykıran şiir,
Anlamsızlığın köşesinde susan şair,
İyilikler ve kötülükler'de tattığı tek şey zehir,
Fısıltıların sağırcısıyım,
Dudakların okuyucusuyum,
Rabbimin verdiği gözlerimle,
Bir bilinmezi bir de benliği sorucuyum.
Gecenin kalbindeki bir döngünün
Akıl altında saklanan sır yönünün,
Şafaklarda dolanan dil sövgünün,
Altında yaşayan akıl, her şeyden habersiz.
Bildin bileli köründe yaşamak,
Bir ses geliyor kuşlardan,
Ruh-u reva âşıkların şiiri...
Bir gürültü geliyor avam'dan,
Karganın ses kirliliği.
Neredesin içimdeki ey bilinmezlik?
Bir derde düşesi var şu zavallı yüreğin.
Mutluluk ile mutsuzlukta, aynı hatıranın...
Ne farkı var her zamanki gibi günlerin?
Bir başkadır tuhaf düşünceler...
Ulaşılmak istenen binlerce arzu var,
Herkes bir değişim peşinde,
taş gibi kalplerin sevgisi kan ağlıyor.
Ruhsuzluğın dumanında,
Yalnızlığa dem vurulmuş bahaneler...
Yalnızlığın sevgisi yarına kadardır,
Yoldaşın sevgisi sonsuza kadardır,
Kötülükten başka düşünmeyen aklın,
Akılsız hayvandan ne üstünlüğü var?
Gıybet ve küfürden başka söz etmeyen dilin,
Dilsiz'den ne üstünlüğü var?
Kederler'in üstünde yürüyen kapkaç,
Bilinmeyen bir an ve alınan birşey.
Amaç misali amaçsız'dan kaç,
Bilmenin içinde bazen hiçbir şey.
Boğazda kalınca öldürür beni!
Bırak gözyaşlarımız dökülsün,
Belki de istemiyor bu bedeni...
Güneşin doğmadan önce bulutlara
yansıttığı rengindedir hayallerim.
Musbet ettiğim biricik umutlara
sayıklar durur, aklımda resimlerim.
Kirli pencere nisbetiyle bulanıktır;
Kimsede belli olmayan Kara emced,
Hangi sırda, hangi darda çıkar ârşa?
Görünmez âlemin ipi sen de farzet;
"Tanrı gibi tadarım bu zevki" dersin Hâşa!
Aciz hissetsin sendeki akıl azıcık,
Nav içinde çomak sektirmece,
Dut ağacın üstünde şehircilik.
Kayboldu bu oyunlar bir anlık,
İmdî kara baharlar düzmece.
Yol üstüne kök salmayı bırakmış,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!