Bilinmez'in ruhun'da haykıran şiir,
Anlamsızlığın köşesinde susan şair,
İyilikler ve kötülükler'de tattığı tek şey zehir,
Fısıltıların sağırcısıyım,
Dudakların okuyucusuyum,
Rabbimin verdiği gözlerimle,
Bir bilinmezi bir de benliği sorucuyum.
Kederler'in üstünde yürüyen kapkaç,
Bilinmeyen bir an ve alınan birşey.
Amaç misali amaçsız'dan kaç,
Bilmenin içinde bazen hiçbir şey.
Nav içinde çomak sektirmece,
Dut ağacın üstünde şehircilik.
Kayboldu bu oyunlar bir anlık,
İmdî kara baharlar düzmece.
Yol üstüne kök salmayı bırakmış,
Bir gül misali çürümeye terkedilmiş,
Kim anlayabilir ki yaprağın yalnızlığını.
Güle ve rengine güzellik kattığını,
Samimiyetsiz kişi, yüzünde belirlemiş.
Parmaklarda dolanan utanç teri,
Gözler de bağırıp çağıran bir canlı saklı !
Herşeyi bilen, herşeyi sezen, herşeyi duyan.
Konuşmaz susar, kendi başına taraflı,
Yalnızlığa zıt , bir tek benim ona uyan...
Sen girme o çukura ey ıssızlığım!
Akın akın taziyeye gelip giderler,
Bir soğukluk esen rüzgarda,
Ölümü soğuk hissettiren anlarda,
Donan gözyaşını dökemezler.
Ambar ve sobanın kokusu,
Bahsedeyim sana bir visal;
Günler bambaşka geçer, bir gün sevinç bir gün hüzün.
Hüzünler benim , sevinçler senin olsun.
Endişelenme, alışkın ve bundan mesud olurum.
Tanımamazlık ile yanımızdan geçen zaman,
Bir anlığına kesişir gözlerimiz;
Mahalle oyunları, çekişip duran kavgalar,
Mutluluk payını almış koşuşturmalar...
Çirkin kötülükler yoktu, ziyankarlıktan başka.
Büyümek istedik hep, anlamadan.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!