Gel bak
Ankara’ya güz düştü
Yüzün düştü gözlerime..
Nerdesin!
Eşkıya dediğin sevgili
Kendi dağlarında gezinmeli...
Ve sen yokken
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Mükemmel!.....
Tek kelime çok güzel,
Kutluyorum,
Güzel dizelerden mahrum bırakmayın şiir dostlarını,
Saygılarımla.
Hayatın gerçeklerini bilmeyen, aşkı, sevgiyi, sevdayı, özlemi sadece bacaklarının arasıyla düşünen bir zihniyet bu şiiri okuyunca edepsizlik eder. Oysa çok saf çok temiz duygularla yazılmış, buram buram hasret kokan, buram buram sevda kokan, yalnızlık kokan, ve bir okadar da namuslu bir şiir okudum. Tebrikler ediyorum şairi. +10
Sayın meneviş köylü, ne kadar yakışıksız sözler etmişsiniz, ''Sırılsıklam sosyalist misiniz...? Kürt ve kızılbaşlardan mısınız...? Kocasının yatağında sevgilisi olan birini mi düşünmektesiniz...? '' varsayalım kürtüm, varsayalım sosyalistim, varsayalım kızılbaşım (sizce kızılbaş kime denir?) farkındamısınız bu insanları ahlaksızlıkla itham ediyorsunuz. Çok ayıp etmişsiniz.
şiir,erkeklerin tekelinde şekillenen,yazılan,insana ait bütün duyguları,olguları,hislenmeleri ortaya koyan bir yazın şekli değildir.kadınlar da şiir yazar pekala...erkeklerin en muhkem duyguları ortaya koyduğu şiirler yazması ayıp değil de,kadınların yazdıkları mı ayıp oluyor şimdi!?
ya siz erkekler!..siz hep nikah masasına oturduğunuz kadınla birlikte misiniz,hı!..kaldı ki kadınların analık duygusu,onu koruyan kaftandır..siz kendinize bakın lütfen!..emi!..
ha bir de horozlara!..
hem buradan,hem özelden iletiler yazarak kadın şairleri yıpratmak istemeniz çok ayıp doğrusu!..dini şiire bulaştırmaktan vazgeçmediğimiz sürece,Türk şiiri gelişmeyecektir...dahası,kadın şairlerimiz hak ettiği yere gelemeyecektir.sorumlusu sizlersiniz!..
ben de kınıyorum açıkçası...
Gönderen: ulviziya
Alan: Meneviş Köylü
Tarih: 22.09.2010 09:18:00
Konu: Cevap...
----------
Dün günün şiirine bir yorum da ben yazdım...Sizi ilgilendiren nedir ki hemen karşı çıkarak (yırtık dondan çıkar gibi) olur olmaz yaveler yumurtladınız...Herhalde yazdıklarımda sizi ilgilendiren şeyler vardı...? Sırılsıklam sosyalist misiniz...? Kürt ve kızılbaşlardan mısınız...? Kocasının yatağında sevgilisi olan birini mi düşünmektesiniz...? Aşklar normal olmalı ve yadırganmadan yaşanmalıdır deyişim sizce kötü mü...?
Yazdığınız yavelere cevap vermeyi bile düşünmüyordum, lâkin hep susmak da susulanın karşısında acayip karşılanıyor...Susulan kendini bir b.k zannediyor...
SAYFALARIMA GELEN YORUMLAR YAZAN HERKESE BİNLERCE TEŞEKKÜR EDERİM...ÖVENİNDE YERENİNDE CANI SAĞOLSUN...
GÜNÜN ŞİİRİ OLMASI ÇOOOKKK MUTLU ETTİ BENİ....ANKARAYA....SERSERİME...HİÇBİRŞEYİME....SELAM OLSUN
Şiirin bir sinema dili, bir senaryo havası taşıdığını düşünüyorum..Ancak bu anlatımda bir sinema dilinden öte bir ayrıntı var.
Belki de hepimiz için geçerli olan bir yaklaşımla bunu daha kolay açıklayabilirim
Sinemadaki biz
Bizdeki sinema
Bir sinema filmi kahramanlarını seyircileriyle özdeşleştirme becerisi ölçüsünde etki alanı oluşturur..
Bu özdeşleştirme seyircinin dış yüzey yaşayışından çok, iç duygularından hayal ve gelecek kurgularından yaptığı yaklamalarla başarılır..
Bu şiirde şair hayali bir kahraman yaratıyor mu yoksa kendini mi anlatıyor bunu bilme imkamınımız yok..Ama anlatımın içtenliği ve yaşanmışlığı kahramanın şairin kendisi olduğu izlenimini kuvvetle muhtemel kılıyor..
Her gün bir sürü televizyon dizisinde bu şiirdeki kadar üstü kapalı olmayan bir çok kurgu seyrediyoruz..Anlaşılan o ki kurgu ise sorun yok bazı insanlar için..Ama gerçekse sorun oluyor..
Şiirin içtenlik başarısı, işçilik eksikliğinin , fazlalıklarının, sıradan dizelerinin varlığına boşver dedirtiyor insana..
Saygılarımla
Bir gülüş bile yetiyor gerçekten sevene...
Ozgurluk=Erkeklik sanan bir iki saplantili hoca camiden kostururarak buraya gelmisler ve catal dillerini nereye savuracaklarini sasirmislar yine...
Bagnaz hocalarin hali hazirda herseyi eline gecirdigi bir ulkede ben ne kadar bosuna konusuyorum ama degil mi???
Ne yaparsin,belki ,hala akli basinda olan birkac kisi kalmistir diye dusunmekten alamiyor insan kendini...
Bu şiir ile ilgili 37 tane yorum bulunmakta