Ağaçlar döküyor yapraklarını, vuran saratan Eylül'dür
Hüzün iç karartırıyor
Kayıp giden yaz'a
Yanık, yanık hayıflananlar
Evsiz, barkdızlardır
Çırılçıplak kaldı
İçime düşen
Eylülün verdiği serinlik
Öf
Eylül
Zordur
Acılarım
Sıkıntılarım
Boynumda kaldı
Gözlerim hep buğulu
Yüreğim benimle ağlıyor
Acaba diner mi hiç, içime akan şunca sancılarım?
Eylül darağacında asılı kalan idamlık bir mahküm
Eylül
Gurbet yolunda
Acı, acı düdük çalan
Bir tren
Eylül
Kuzusunu
Kurtlara kaptıran
Ölümün kucağına düşen
Yaralı
Bir ceylan
Eylül
Yüreği, toprağı hüzne batmış Mezopotamya'lı her anne gibi hep çileli, kederli
Börtü-böceği, kurdu, kuşu tüm canlıları usandıran
Kucak açıp usul usul
Kışa koşan
Eylül'dür
Daldan düşen kuru yaprakları
Rüzgârın
Önüne katıp savuran
Eylül'dür
Çoğu kez
"Eylül'de aşk güzeldir"derler
Peki
Eylül'de dökülen
Yapraklara ne denmeli?
Hazanda açılan yaranın
Dermanı olur mu?
Rüzgârlı sonbahar akşamlarında
Hep buruktur kananayan içimi, yazdığım şiirler gibi
Eylül'de karışır ölen yaprakların hışırtısı, tüm zamana
Eylül'de her şey çürüyor
Biten sevdalar gibi
Eylül'dür
Cana can katan
Güneşi uzaklaştıran
Eylül'dür
Zalimlerin
Kahkahaları kadar
Bizi gıcık eden
Eylül'dür
Bahçeleri gülsüz
Dalları çiçeksiz bırakan
Bence
Eylül
Sevginin sıcaklığı
En güzel anlaşılan zamanındır
Burcu, burcu
Gül, çiçek kokan
Bahar yolu bekleyeceğim
Tepeden tırnağa
Ağaçlardaki yaprak hışırtısı
İsmini fısıldıyorlarken kulağıma şu Eylül akşamında
Mehmet Çobanoğlu
19.09.2020
İstanbul
Kayıt Tarihi : 19.9.2020 12:57:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!