Hoşgeldin Eylül...
Uzun, sevinçli geçen bir yaz mevsimi
ve yaz tatilinin ardından gelişin
hep burukluktu içimde.
Sen,sonbaharın habercisiydin çünkü.
Daldaki yaprağın sararıp dökülüşünün,
göçmen kuşların uzaklığa sakladıkları şarkılarının sessiz gemisiydin denizlerimde .
Alıp her şeyi götürecek olan bir gemi...
En çok da uzaklarda bir memlekette yaşayan bir babanın
çocuğunun yüreğine ve gözlerine bıraktığı
sızılı bir kederin vakti ve resmiydin hep aklımdaki masalımda.
Sen eylüldün.
Sarı,solgun, hüzünlü hazan günlerinin
ve uzun, soğuk,isli,siyah kış günlerinin suskun habercisiydin.
Her gelişinle ben de solar,dökülürdüm
Göç ederdim kendimden,
Kopup savrulurdum zihnimde yeşertip içimde büyüttüğüm kış masalı düşlerimden.
Solmuş bir fotoğraf olurdu zaman,
zamanın geçişinde ölgün bir yer olurdum her eylülde ben.
Çünkü sen SONBAHARDIN.
"Baharı" düşmüş geride sadece "son"u kalmış bir bahardın.
Güzelliğe dair her şeyin sonuydun sanki.
Oysa ki mümkündür artık
sana dair izdüşümlerin bende kırılmaları,
Mümkündür artık sana giydirilen sararmış hazan kıyafetlerini yırtıp atmak,
Baharın dilinden konuşup seninle
Cemrelere bilindik bir adres yapmak seni
Ve mümkündür artık "son"u kaybolmuş
sadece "baharı" olan bir mevsime seni yeniden yazmak.
Hoşgeldin eylül,hoş...
Geç,kurul bakalım ayların
ve mevsimlerin baş köşesine...
...
Kayıt Tarihi : 3.9.2022 15:27:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!