Bir eylül akşamıydı
aklımda yine bir şey
Bana hayatı zindan ediyordu
Sokağından hızla geçerken
her zamanki yalnızlığımın
Ellerim ceplerimdeydi
Ağzımdan buhar çıkıyordu
Köşedeki dükkanın vitrin camında
göz göze geldim kendimle
Gözlerim sanki şimşek çakıyordu
Çevirdim yüzümü kaldırıma
Geçip gittim selam vermeden
Biraz daha soğudu herşey
Kederim bir adım önümden gidiyordu
Bütün akşamüzerleri kasvetli
Bir yığın bulut gökyüzünde
Oluklardan sular akıyordu
Üşüyordum
Islanıyordum
Ölmek istiyordum.
Olmuyordu..
Akşam telaşında koşuşan insanlar,
Hiçbirşey bilmiyordu.
Ne gidecek bir yerim,
Ne bir sözüm vardı söylecek
Vaktim yoktu artık durup bekleyecek
Bir kez daha akşam olsun istemiyordum
Islak kaldırımlarda,
ayak seslerim duyuluyordu
Bir kuytuda bir köpek
Kıvrılmış uyuyordu
Yanıp sönen ışıklar
Ağız dalaşları
Kahkahalar birbirine karışıyordu
Sonra herşey usulca uzaklaşıyordu
Kendimden kaçıyordum
Rüzgarın uğultusu
Bir keskin bıçak gibi
Düşüncelerimi parçalıyordu
Kendimi atacak bir deniz yoktu
Ve yüzme biliyordum
Geceye ulaşmak istemiyordum
Kavak ağaçlarından
Yapraklar savruluyordu
Ağaçlar hışır hışır titriyordu
Duyuyordum
Benim göğsümde ateş yanıyordu
kahroluyordum..
Çukurlara yağmur suları birikiyordu
Sulardan ışıklar yansıyordu
Zaman daha hızlı ilerliyordu
Kimsenin görmediği yerlerde
ağlıyordum
Gözlerim ağaçlara takılıyordu
Beni taşıyacak bir dal arıyordum
Yalnız ceketim kalacaktı geride
Bir not bırakmam gerekmiyordu
Veda edecek kimse yoktu,
Biliyordum
Belki de sevindiğim tek şey buydu
Beni yalnızca eylül uğurluyordu
Yakasına şiirimi iliştirip sonbaharın
Karanlığın içinde Kayboluyordum.
Serin bir Eylül akşamında
Sessizce ölüyordum...
Kayıt Tarihi : 22.9.2022 01:28:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!