Hava kapalı ve yağmurlu bir gün
Gökyüzü küstü göstermedi güneşini
Akılda eskiler dolaşır durur
Düşünceler esintiye bırakır kendini
Film şeridi gibi geçer, yakar insanın içini.
Küçüktük hani nasıl bağrına basardı bizi
Yüzünü görünce gönlümüz ısını verirdi
Dağ gibi mağrur ve dimdik durur
Bulutlara inat güneşimiz oluverirdi.
O gün yok mu, o kara gün
Ne bir ressam resmedebildi fırçasıyla
Ne bir müzisyen dokunabildi sazına
Ne bir hattat işleyebildi motifini.
Konuşmak istersin de tek kelime çıkmaz ya hani
Dilin olur sanki kırk yıllık bir lal!
Gözyaşı nedir bilmezdi bu gözler
Sayende tatmış olduk, varsın olsun.
Silkinsin umutlar yerinden oynasın
Tabiatımız tek bir çiçek dahi açmasın
O bahçen var ya o bahçen
İşte orada tek bir dalın ve taze yaprağın kalmasın…
Amma velakin sevgi de hüzün de coşku da içimizde
Her ne olursa olsun bedenimiz söyler
Yıkılmaz bir bina gibi dururuz lakin
İçimizdeki fırtınalar tahrip etmedik yer bırakmaz.
Yazdığım mektuplar pınarlarda süzülür enginlere
Konuşsam dahi duyulmaz sesim çıkar göklere!
Gün gelir de gidersen ki o yere
İşte o zaman eylülde bir aslan uçar göklere.
Eylülde bir aslan uçtu şimdi göklere!
Göz pınarlarından ılık sular çağlayan gibi süzüldü
Hatıralar baki kalacak elbette hep
Ve sen hep dimdik aramızda olup
İç ısıtan gülüşünle bizleri seyredeceksin…
17.09.2019
Kayıt Tarihi : 1.12.2022 00:31:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!