Eylül’ün Penceresinden Bakış
Uzak bir kasabada, günün ilk ışıklarıyla uyanan bir kadın yaşardı
Eylül
Hayatı sessiz ama anlam doluydu. Dokuz ay boyunca bu canı taşımış, sonrasında ise kendi azmiyle, bilgeliğiyle ve sevgisiyle çevresine yol gösterirdi.
Eylül için okumak bir alışkanlık değil, bir nefesti. Her sabah eline kitabını alır, pencereden içeri süzülen güneş ışığında satırları okur, zihnini ve ruhunu tazelerdi. Ona göre, “Okumak kültürü tazeler; görgü ve gelenek bir ömrü yelpazeler.” Bu söz, hayatının rehberi olmuştu.
Kasabanın çocukları ona hayranlıkla bakardı. Çünkü Eylül, sadece bilgiyle değil, yardımseverliği ve azmiyle de örnek bir insandı.
Her çocuğun yanına bir hikâye, bir ders, bir umut taşırdı. Kimileri düşer, kimileri yorulurdu; ama Eylül hep onlara,
“Azim, başarıyı tazelemektir,” der,
O yeniden ayağa kaldırırdı.
Bir gün, kasabaya uzak bir köyden bir çocuk geldi. Yolunu kaybetmiş, umutsuzdu. Eylül onu evine davet etti, sıcak çayıyla ısıttı; ardından kendi kitaplığından bir kitap verdi. “Oku,” dedi, “okudukça yalnızca bilgini değil, kalbini de büyütürsün.” Çocuk gözlerini açtı; ilk defa birinin ona inandığını hissetmişti.
Yıllar geçtikçe Eylül’ün azmi ve bilgeliği tüm kasabaya yayıldı. Çocuklar büyüdü, gençler hayat buldu; ama kimse Eylül’ün verdiği örneği unutmadı. Çünkü gerçek güç, bir kadının sabrı, sevgisi ve azmiyle birleştiğinde, sadece bir kişiyi değil, bir toplumu da aydınlatabiliyordu.
Eylül ise her sabah aynı pencerenin önünde oturur, kitaplarını açar; okur ve dünyayı biraz daha güzelleştirmek için sessizce hazır olurdu.
Kitaplarını kapattı, ama hikâyesi bitmedi. Çünkü her sayfa, bir kadının yeniden doğuşuydu.
Yazan (8.4.1988)
Seslendiren
Klip
Aynur AVCI
Kayıt Tarihi : 16.10.2025 08:06:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!