usulca başladı eylül
taramaya saçlarını
yakındır uçuşur sarı fırtınalar
ve dökülür kurumuş yapraklar
güz yağışlı yüreklere
ki inan
gözyaşlarım değil
bulutları nemlendiren
gittiğin günden bu yana
hazana vurgun yüzümde
sızmaya başlar bir şiir
savrulur her damlası bulutlardan
dağınık hüznün
her hüzün sen misin
ah…yar
damla damla yağ
ve ne olur
ıslat beni bir daha
düşyakar saçakların altında
ve söz
dokunmayacağım
tek bir karışına bedeninin
yalayacak esintisi
çıplak ağaçların
ben
bekleyeceğim
hadi şimdi
yağmur ol ve dökül
yeter ki yağ üzerime
ılık ılık
dağıl sonra tenimin her karışına
inceden
söz...hiç ses etmeyeceğin
ve sana
elimi bile sürmeyeceğim
ah aşk
içimde güz gülüşlü
kış ölüşlü baharlar
ve boşluk
ve yokluk
ah sanrılar
ki sen
sakınırsın ya boşluğunu bile
bedenden
yürekten ve benden
susma veda ederken
susma ve git
hadi git…durma o zaman
ihtiyacım da yok sana zaten
ki bu
en büyük yalanımdır
yüz yıllık aşkın yalnızlığında
sana yanarken
saman renkli mektuplar gibi
her söz
ve her nefes
ve ne çok oldu
gelmiyor artık postacılar
yazılmadığından hiç
içinde aşkı saklayan
bilmem kaç kuruş pulu üzerine yapışmış
masum mektuplar
ah sevgili
eylül gülüşlü
hazan öpüşlü
yalnızlığıma sürdüğün yokluğunu
kim alır yüreğimden şimdi
kim yok eder üzerime sinen
terk edilmişlik kokusunu
kim yeniden var eder
içimdeki sanrılı bu aşk korkusunu
gülüşlerini bıraktın ya gözlerimde
aynamdaki sır gamzelerine bulanmış
yalın bir yalnızlığı çarpıyor suratıma
her sabah
her sabah
söyle şimdi
nasıl geçer sensiz eylül
ürperirken
serin…ıslak gecelerin ellerinde
…söyle
Atilla Güler
Atilla GülerKayıt Tarihi : 7.9.2008 21:53:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)