Bugün sen geliyorsun
kaldırımların tozunu alarak
pervazelere yapışmış perdelerin sızısına dokunarak
unutulmuş çiçeklerin ruhunu okşayarak!
Belli ki sen geliyorsun
göğü kirli bir duman sarmış
güneş faili meçhul
dudakları kurumuş ağaçların
yatalak bir şehir var karşında
zaman desen kırık dökük
kan kuyularında evren
cehennemi yaşatıyor insan! .
Sen geliyorsun ya
belki durulur bu amansız ızdırap
toprak heyecanlı
çocuklar sessiz
sofralar birliktelik içinde bugün
çaylar seni soluyor
mevsimin gözü yaşlı kadını…
Eylüle bir selam
sana merhaba!
Sana merhaba gözleri kızarmış gök damlası
umudum yok yeni bir nesle
hikâyeler amansız, bir boşlukta bedenler...
Geç değil
sen geliyorsun ya, hiçbir şeye geç değil
sokaklara hunharca akmalı sevinçler
eller kenetlenmeli, yediden yetmişe
bu toprak her ruhun
her beden huzur içinde doğaya karışmalı
enlemini, boylamını yaşamalı ay zamanlarının!
Bugün sen geliyorsun
çanaklardan, dağların eteklerine
kerpiç evlerin duvarlarına
merhameti olan her cana, canana!
Eylüle merhaba
Mevsim hazana
yapraklar toprağın!
Kayıt Tarihi : 30.8.2016 21:48:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!