Hoş geldin Eylül, gözü yaşlı, nazlı sevdiğim.
Hoş geldin! çilekeş, sarı saçlı, hazan sevgilim.
Gök mavisi gözlerini kaçıracaksın benden.
Gri renkli bulutlarla, yağacaksın tepemden.
Damla damla ıslatacak beni hüzünlü sevdam.
Çığlık çığlık büyüyen, ateşten bir serencam.
Kaldırımlarda fısıldarken ayrılığı yapraklar,
Saçlarımdan okşayacak nefesiyle rüzgarlar.
Hoş geldin Eylül, gözü yaşlı, nazlı sevdiğim.
Hoş geldin! çilekeş, sarı saçlı, hazan sevgilim.
Üşüyen bedenime düştün bir cemre gibi.
Tut elimden sevgilim! hani bir akşam gibi.
Bana bir masal anlat sevdamızdan bir fasıl.
Baharlar, yazlar geçti, söyleyin! Eylül nasıl?
Ömrün son sahnesidir, Eylül hicranlı perde.
Üşüyor, pıtırtılı yüreğim, hani kucağın nerde?
Son bir defa sar beni, en son gelişin mi bu?
Hicranlı son hazanın, son senfonisi mi bu?
Göklerde kuşlar da yok, gökyüzü ağlamakta.
Sevgilim, Eylülüm, son kez beni ağırlamakta.
Hoş geldin Eylül, gözü yaşlı, nazlı sevdiğim.
Hoş geldin! çilekeş, sarı saçlı, hazan sevgilim.
Abdurrahman KIRIKÇI
Eylül / 2017
Abdurrahman Kırıkçı
Kayıt Tarihi : 3.2.2018 16:35:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!