Eylül Şiiri - Yorumlar

Ahmet Altan
41

ŞİİR


113

TAKİPÇİ

Beni bu eylül öldürecek
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Akşam rüzgarları; tene dokunan bir kamçı kadar şehvetlidir.

Tamamını Oku
  • Aydın Sevgi
    Aydın Sevgi 02.02.2007 - 08:44

    Ölüm ve Aşk seni bekliyorsa eğer...!
    değer...Saygılar.

    Cevap Yaz
  • Ulvi Ziya
    Ulvi Ziya 02.02.2007 - 07:21

    Şiirsel düzyazıya sarfedilir çok emek...
    Gerekir her cümleyi hoş bir tada belemek...
    Gizemli hazlar alınarak okunur,lâkin ;
    Abestir,düzyazıya,şiir adını vermek...

    Cevap Yaz
  • Hamdi Birgören
    Hamdi Birgören 02.02.2007 - 03:50

    Sayın şair,
    mahsun kelimesini gösden geçirin. Tebrikler

    Cevap Yaz
  • Şenay Kırbaş
    Şenay Kırbaş 27.11.2006 - 12:00

    KALEMİNE SAĞLIK ÜSTAT BENDE EYLÜLÜ HİÇ SEVMEM NEDENSE AYRILIK EYLÜLDE GİRER HAYATIMA ÇÜNKİ...ÇOK GÜZEL BİR ŞİİR...

    Cevap Yaz
  • İsmet Bulan
    İsmet Bulan 13.10.2006 - 10:00

    Kalemine ...kaleim tutan el'e...Yüreğine ve yüreğe komuta eden beyine sağlık

    Cevap Yaz
  • İbrahim Necati Günay
    İbrahim Necati Günay 03.02.2006 - 00:08

    Peki ya gazetecilik....
    Akşam Gazetesi’nde yaz tatillerinde stajyer muhabir olarak çalışmaya başlamamdan bu yana herhalde kırk yıl geçti.

    Gazeteciliğin her aşamasından geçtim.

    Stajyerlik, gece muhabirliği, gündüz muhabirliği, şef yardımcılığı, servis şefliği, sayfa sorumluluğu, köşe yazarlığı ve çok kısa süren bir zaman için genel yayın müdürlüğü yaptım.

    Gazeteciliği çok sevdim.

    Gazetecilikten çok da nefret ettim.

    Tarihin bazı dönüm noktalarında gazeteciliğin muhteşem işler yaptığını da gördüm.

    Çok aşağılık işler, çok alçakça tuzaklar kurulduğuna da şahit oldum.

    Babıali içinde epey kavgalara girdim çıktım.

    Bazen başka masum insanlar için bazen de kendi adıma tahmin edilemeyecek melanetlerle dövüştüm.

    Babıali’de dürüstlüğüne ve zekasına hayran olduğum insanlara da, rezilce yalanlar yazan iftiracılara da rastladım.

    Bütün bu zamanlar zarfında hep gazeteciliğin değişmesi gerektiğine inandım.

    Bugün Türkiye’nin yaşadığı birçok çürümüşlüğün altında Babıali’nin utanç verici işbirliğinin yattığına inanırım.

    Özellikle 12 Eylül’den sonra gazetecilik mesleği çok ciddi bir çürümüşlük yaşadı.

    Güneydoğu’da on beş yıl süren iç savaş, Susurluk ilişkileri, 28 Şubat dürüst bir basınla çok daha başka türlü yaşanırdı bu ülkede.

    Bunca insan ölmezdi.

    Bunca hırsızlık yapılmazdı.

    Gazeteler, “devlet adına yapılan hukuksuzluklara” sahip çıkmasalardı, bunları zamanında eleştirselerdi müessesler böylesine şirazesinden çıkmazdı.

    Bugün, “doğru habere” olan inancını kaybetmiş bir gazetecilik anlayışının en alt kademelere kadar nüfuz ettiğini görebiliyoruz.

    Aynı haber beş ayrı gazetede beş ayrı biçimde çıkabiliyor.

    Birçok insanın hayatı özensiz habercilik sonucunda savrulup gidebiliyor.

    Gazeteler “dürüst haber” refleksini kaybetmiş gözüküyor.

    Babıali’nin bir gazetecilik reformundan geçmesi gerektiğine inanıyorum.

    Dinde, orduda, yargıda, politikada reformdan söz ediyoruz ama nedense gazeteciliğin sorunlarından söz etmiyoruz.

    Bütün kurumları Avrupa Birliği kriterleriyle tartıyoruz ama gazeteciliği Kopenhag kriterlerinin prizmasından geçirmekte pek istekli davranmıyoruz.

    Türk gazeteciliği Avrupa Birliği kriterlerine uyuyor mu?

    Türkiye’de yazılan haberler Avrupa’daki gazetelerde yayınlanabilir mi?

    Açıkça yalan yazan, iftira atan bir gazeteci Avrupa’da işine devam edebilir mi?

    Türkiye’de işine devam etmeli mi peki?

    Geçen gün çok da ön emli olmayan bir haber okudum.

    Hangi haber olduğunu söylemeyeceğim çünkü derdim onu yazan genç muhabirin başını derde sokmak değil.

    Ama ertesi gün o haberin yalanlaması çıktı.

    Haberin bir tek unsuru bile doğru değildi.

    Doğru olan tek bir şey yoktu içinde.

    Belli ki yazan doğru olup olmadığına bakmadan kafasından yazmıştı, onun şefi haberi iyice sorgulamadan servise koymuş, yazıişleri de aynı aldırmazlıkla haberi sayfaya yerleştirmişti.

    Peki böyle “yalan haber” yazma cüreti nasıl yerleşti Babıali’ye?

    Nasıl bir gazeteci hiç korkmadan, bundan dolayı bir ceza göreceği endişesine kapılmadan tümüyle yalan bir haber yazabiliyor?

    Çünkü Babıali’de yalan cezalandırılmıyor.

    Mesleki bir müeyyidesi yok yalanın.

    Türkiye’nin ve bu ülkedeki kurumların düzelmesini isteyen dürüst gazeteciler, bir yanı kangren olmuş bu mesleği düzeltmek için hiç çaba sarfetmeyecek misiniz?

    Yalan haberi gazetecilikten silmek için bir şey yapmayacak mısınız?

    Yalan, bu harikulade mesleğin ayrılmaz bir parçası olarak sürüp gidecek mi bu ülkede?

    Gazeteciliğin çarpılmış omurgasını düzeltmeden bu ülkede başka şeyleri kolay kolay düzeltemezsiniz.

    Bütün bozuklukları, yalanları, yolsuzlukları ortaya çıkartıp düzeltmeyi gazetelerden ve gazetecilerden bekliyoruz.

    Gazeteciliği kim düzeltecek peki?

    Bu işi gazeteciler yapmazsa kim yapacak?

    Kim?

    Var mı Babıali’de bu kısa sorunun cevabını bilen?



    30 Ocak 2006, Pazartesi

    Cevap Yaz
  • Ramazan Topoğlu
    Ramazan Topoğlu 02.02.2006 - 10:09

    Ahmet Altan için babasından torpilli denilmiş.
    Yazılarını romanlarını babası mı yazıveriyor?
    İktisat Profesörü oğlu Mehmet Altan da mı babasından torpille akademik kariyer edindi?
    Negatif yük insanımızın belli başlı özelliği üstelik sevmemeyi koşullanmışlıkla. Şu kahrolası dededen babadan kalma siyaset hastalığının kısırlığı ne hale getirmiş insanlarımızı? Hınç, kin, salla gitsin. Ve en kolayı da kadın adı geçiyorsa belden aşağı diye küçümseyiver.

    Ahmet Altan bu ülkenin önde gelen edebiyatçılarından biri olmayı fazlasıyla haketmiştir. Romanlardaki bir başkalığını, betimlemelirini, insan ruhunun derinliklerini anlatışını, görmediklerimizi görüp önümüze koyduğundaki hayretimizi aslında hepimiz biliyoruz. İnsan davranışlarını hallaç pamuğu gibi alt üst eden bir yazardır. Yukarıdaki şiir de enfes bir şiirdir. Romanlarıyla bağ kurulmasının bir sakınca bulunmamakta algı ve sergileme akrabalığı yüzünden.

    Ayrıca

    Cevap Yaz
  • Fikret Ocak
    Fikret Ocak 02.02.2006 - 02:10

    Güzel'in ötesinde bir siir. Ahmet Altan yazilarinda oldugu gibi döktürmüs yine :) Her ne kadar AYKIRI bir yazar olmasi bazilari icin kosulsuz red nedeni ise de benim diyen sairlerin 'Eylül'ü, getirdikleri, götürdükleri ve yasattiklariyla beraber bu kadar güzel ifade edebilmekte zorlanacaklarini düsünüyorum. Iyi ki varsin Ahmet Altan.

    Cevap Yaz
  • Merve Eker
    Merve Eker 08.11.2005 - 22:25

    berbat!! şiir nerde,... sen nerdesin?

    Cevap Yaz
  • Kamil Ural
    Kamil Ural 03.02.2005 - 20:28

    şairin kişiligini yansıtan hoş bir eser

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 50 tane yorum bulunmakta