Vaktiyle demiştim de bir gün gidersin diye.
Gözlerime öfkeyle bakmamış mıydın ey yâr?
Sen ki benim alnımda yazan kadersin diye
İndirip gemileri yakmamış mıydın ey yâr?
Nerde kaldı nazların, sözlerin, cilvelerin?
Hiç mi hatırı yoktu içtiğin kahvelerin.
Dili olsa konuşsa baktığın telvelerin;
Fallarımda yalnız sen çıkmamış mıydın ey yâr?
Hayat dedikleri şey işte böylesi garip;
Kalpler aşka müptela, aşk yalandan muzdarip.
Mutluluk denen şeyin adresini gösterip
Ayrılık efkârını yıkmamış mıydın ey yâr?
Hey gidi seneler ki esti geçti yel gibi.
Şimdi elimi tutsan yadırgarım el gibi.
Türkü yaksam tat vermez, akort tutmaz tel gibi
Sazımın burgusunu sıkmamış mıydın ey yâr?
Ne bir çift kelam kaldı, ne yazılmamış satır,
Ne zerresi sevginin, ne saygı, ne de hatır…
Mademki yoksun şimdi, hayalini de götür.
Hayatımdan büsbütün çıkmamış mıydın ey yâr?
Sensiz de yaşıyorum, hiç endişen olmasın.
Nefes alamam derdim, altı ay sürdü yasın.
Vuslat mı? Hak getire, mahşere de kalmasın.
İçimden umutları sökmemiş miydin ey yâr?
Heba oldu gençliğim, en güzel zamanım da…
Kalmadı ateşim de, külüm de, dumanım da…
Sırtımdan vurmadın mı en çaresiz anımda?
Sinsi bir yılan gibi sokmamış mıydın ey yâr?
Sen ki renkli düşlerde kara gözlü yâr idin.
Sensizlik gurbetimdi, doğduğum diyar idin.
Mutluluktan ziyade, hayli bahtiyar idin.
O yaşları sevinçten dökmemiş miydin ey yâr?
(20.05.2013)
Oğuz YazıcıKayıt Tarihi : 24.5.2013 14:55:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!