Ey Sûzi dilârâm! İsminle müsemmasın

Mehmet Yaşar Genç
678

ŞİİR


8

TAKİPÇİ

Ey Sûzi dilârâm! İsminle müsemmasın

Ey Nazlı dilber! Muhibbanı bol olan şehrim
Uyandığım her sabah hüznünle buluşurum
Leyl ü nehâr vakitleri koynuma dolan şehrim
Şehrâyin dokunuşla rengine karışırım

Ey sevda otağım! Mühür gözlüm, Dâûs-sılamsın!
Övülmüşsün ciltler dolusu, yerin mukaddes
Teşrifinle matemimi dağıtacak selâmsın
Tahtında hoş âmedi söylenir, nefes nefes

Tâ’zime layık nişân, ecdadımın dilisin
Çektiğim son virdimle dua uçurdum sana
Cây-ı dikkat gerek huzurunda, sevgilimsin!
Ruhumu mısra mısra okuyorum, alsana!

Ürkütücü resimler çizilse de bahtına
Zamanım eskitirim gözlerinin peşinde
Bir ömrü bırakırım kul olmaya tahtına
Kapanmayan aşkımsın, koşarım güneşinde

Kırağı düşmeden gel, diken biten bağıma
Matemimi duyurur hıçkıran bakışlarım
Aynalar sırıtıyor sensiz gençlik çağıma
Sükûna ersin artık ansızın kalkışlarım

Deruni bir sevdanın hissiyle yaşıyorum
Hülyalarımı taksam saçlarına, bayramlık
Uzak yakın demeden menzilim koşuyorum
Hatıran yol buluyor gözlerime, seyranlık

Ruhumda yangın izi, dinmeyen hasretimsin
Çilemin tezgâhında dokunur ilmek ilmek
Ey gül-i ruhsârı müjdegân, sen kısmetimsin!
Mutluluğum, gönlüme sultan olduğun bilmek

Bakışların ardına gönlümü bırakırken
Methiyelerin okunuyor konaklarıma
Hilâlin gölgesinde hil’atin bakınırken
Itır kokun yayılıyor sokaklarıma

Eşiğine baş koyan köleni görür müsün?
Dolunaylı yüzünün şavkı kalbime vurur
İksirinden kanmaya bir damla verir misin?
Kuşku dolu akşamlar efkârımı doğurur

Delişmen bir sevdayı yeniden yaşatan yâr!
Harâbat ehlini bil; bil ki olayım handân
Mahrem bir çağırışla ömrümü kuşatan yâr!
Dağlarımda korkular uğulduyor yurdumdan

Ruhumun terbiyegâhı, tüllenen evimsin
Âşık-ı didârı pâkini geri çevirme?
Devanı sun gönlüme, ağrılarım dinsin
Gece ve gündüzümü yalnızlığa devirme

Mütebessim çehrenden huzur soluyor kalbim
Afitâbın seyretmek sermâye-i nâkdimdir
Nazargâhı kevn ü mekânsın, doluyor kalbim
İ’timadım sonsuza, sâdıkane âkdimdir

Ab-ı revan yaşlarıma karışır duygularım
Kanmak ister kuraklığım bilgelik suyunu
Güngörmüşlüğünle son bulmalı kaygılarım
Ey mısra-ı bercestem! Açık etsen huyunu

Acılarım demleyen mevsimle yaşıyorum
İzin ver bir lâtife kondurayım yakana
Bilâ- bedel yükümü sırtımda taşıyorum
Toza bulanmış tenim kirlerinden yıkana

Eksik olmaz kapının sefasını sürenler
Tutunduğum nasırlı ellerindir, bırakma
Hâk- şinâstır sana gelen ve seni görenler
Dokun içimde ki sana, sakın yâd ele bakma

Ocağına varıp ahd- ı peymân eylerken
Bakışlarım boy verir, konarım göklerine
En nadide düşlerimi sabahına söylerken
Gözlerimi alarak dolarım göklerine

Dertliler mahşerini közleyecek yâreyim
Hicrân-ı lâ yezâlim misin ey sevgili?
Bîçare günlerini bekleyen âvâreyim
Dizelerim sana mahsustur, mahzundur dili

Delilik gömleğini giydirirler sorgusuz
Böyle çetin mi olur aşkın yolculukları?
Savururlar dört yana, dili bağlı ve susuz
Gel seninle yıkalım bütün korkulukları

Sergüzeşt bir hayatın serencâmı değilsin
Tân ederler, gam-ı virânımı yâd eylemem
Ağaran akşamlarım bütün âşıklar bilsin
Ben ki derdi intizârımı feryâd eylemem

Mihr-ü muhabbetim var kapına, al içeri
Okuyarak dersinden ahengini bulmaya
Bezm-i aşkına mest olanın yoktur seçeri
Aranan benim diyen bahtına sokulmaya

Ey sûzi dilârâm! İsminle müsemmâsın
Zamanı hırpalanmış yollarımın duası
Kadr-u kıymet bilenler gözlerini dolansın
Billur gülücüklerin çorağıma su damlası.

Mehmet Yaşar Genç
Kayıt Tarihi : 12.3.2018 17:58:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Mehmet Yaşar Genç