Ey hür bağrım ey kalp ağrım
Sesimi duyar mısın yardım çığlığımı işitir misin
Tası tarağı toplayıp bu köhne şehri terketmek üzereyim
Binbir düşünce kafamın içinde çaresizliğimle çırpınıp duruyor
Öylece yerli yerinde öylece darmadağınık
İçimde büyüyor bitmek bilmeyen güzel sözler
Nisanlarım bitiyor kasımlar bir başka oluyor bende
Tir tir titriyor elim ayağım
korkuyor gözlerim şiir okumaya
Vakit geldi mi dersin ha gönlüm
Bulut olmaya hazır mısın yalancı gökyüzüne
Koca gürültünün içinde kimsenin umurunda olmayacak sessizliğe hazırladın mı kendini
Kabul edecek mi seni yalnızlığın kasabaları
Açacak mı koynunu bir yar gibi
Saracak mı en tüylü pamuğa seni
Öyleyse sür yüreğini asfaltsız kumdan yollara
Sırtında bölük pörçük kelamlarla
Yoluna devam etmeye çalış kendi başına
Çelikten duvarlar örme bahtına
Hasrete çökme uğrama şehrine
Ah ne varsa içime taş gibi oturan şu kahrolası bilinçaltımdandır
İhanettendir yüzümün yarısının çıplaklığı
Parmak uçlarıma kadar inen tedirginlik uğramasın artık bana
Kesmesin önümü soğuk namertlikler
Dönmek nasip olur mu bilmem sevdiklerime
Ama bilirim ölmek nasiptir en vakitsiz zamanda
Nasiptir kar kış bu tüyler ürpertici yaşama bilincime
Dikenlidir yollar unutulanların yoludur
Rüzgarlarda savrulan yanıp sönmüş küldür haykırışlarım
Bir bir dökülmeye başlar saçlarım yaşım büyüdükçe
El çekip yüz çevirme bana ey gönlü yüce sevdiğim
Yıkama ırmaklarda kanımı
Eksik bir masal gibi terketme sevdanı bana
Şiirine söz canına can olayım
Gam eyleme içini
yolma saçlarını ölü bir bedene rastlarsan boynunu büküp gözyaşı dökme
Şimdi söner sokağımın ışığı şimdi ıssız olur sızılarım
Şimdi kelimeler dökülür kifayetsiz kalacağını göre göre
Mezarıma tonla tebessüm ekilir ekilir de
Ben öldükten sonra ne fayda güzelim
Ne fayda can bedeni terk ettikten sonra
Ne varsa şu zifiri karanlıklarda çekiyor beni içine içine
Hapsediyor beni sana
Ama yine de terk etmiyor sevdan beni
Dizlerimde mecal kalmıyor günlerim rezil kepaze geçiyor şanssız bedevi misali
Ama yine de terk etmiyor seni düşlemek
Can çekişiyorum sayfaların arasında
Her seni andığımda bir nefes alıyorum
Derinleşti artık nefes almalarım
Ve kesinleşti nefessiz kalmalarım
Bakamıyorum o iç burkan güzel fotoğraflara
O sıcaklığa bakamıyorum
Gözlerin gözlerin adeta bir bıçak gibi bağrımı kesiyor
Çocukların eline oyuncak oldu şu gülünç hallerim
Aklını yitirmiş diyorlar bana bizim köyün delileri
Dökmüş yüzünü diyor ağaç yaprakları
Alay ediyorlar
Ama yine de terk etmiyor sevdan beni
Pas tutmaz artık tabutuma çakılacak çiviler
Ölüm bile karşılamaz beni
Almaz yanına
Ölümün bile yanına yakışmam
Bir o yana bir bu yana çekilir boğazım sevda cehenneminde
Islanır kalemim kurur defterde yaprağım sen dönende beklerim içimi açarım
Yastığım dert arkadaşım oldu sensiz nice günde
Yağmurum sen olurdun da
Şimdi döktüğüm her yaş yağmurum oldu
Ben sana ağlardım da sel olurdum ket vururdum gözyaşımı görme diye
Vurgun yemişe döndüm fırtınanın orta yerinde
Kayıt Tarihi : 28.2.2023 12:22:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!