Gözlerim seyr-i âlemde, dalgın yine...
Engin okyanusların dibinde, kırık bir ayna, akseder ihtizarını.
Bulutların arasından güneş, son ışıklarıyla vedâ edip ağır ağır kayarken.
Kabına sığmayan acılar, şevk-u iştiyakla tutuşur yanar kül olur!
Bir baykuş vird halinde vaveylalar dökülür, ürperten çığlıklarından.
Tarih geriye döner, siler hiç gün görmemiş anılarımı.
Karıştırdım silkeleyerek, tavan arasında örümcek ağlarını.
ne olur kim olduğunu bilsem pia'nın
ellerini bir tutsam ölsem
böyle uzak uzak seslenmese
ben bir şehre geldiğim vakit
o başka bir şehre gitmese
otelleri bomboş bulmasam
Devamını Oku
ellerini bir tutsam ölsem
böyle uzak uzak seslenmese
ben bir şehre geldiğim vakit
o başka bir şehre gitmese
otelleri bomboş bulmasam
Çok güzel bacım, Allah razı olsun
Oysa;
Aşk urbası kepazeliktir, boyandığın aşklarda bunu sezmedin mi?
Aşkın önünde nice yigitler dize gelip, diz çökmedi mi?
Nice Züleyha'lar hor, hâkir, görülmedi mi?
Kelimeler kifatersiz kalıyor ne söylesem yüreğine sağlık gül arkadaşım...
ben bu şiirini çok sevdim kıymetli hanım kardeşim.. bir kaç kez daha okuyacağım.. içime oturan, masal alemlerinde savuran, hırpalayan, hüzünlendiren, gönlüme hoşluk veren ama en sonunda, güzel bir şiir okudum.. tebrik ederim..
uyyy! habu sevgili da çimdur, dilini bir açtırdı bir açtırdı, tebrikler baci:)))
Bu kadar güzel mısralara söyleyecek kelime bulamadım.Harikadanda öte.Saygılar selamlar..
Elinize sağlık,
ne kadar duygu yüklü, yoğun ve içten, insanı alıp götüren mısralar.
selam ve saygılarımla,
Ahhhhhh!
Böyle mi yazılır Fatima Hanım 'yenik düştüğün bir sevdanın' hüzün dolu öyküsü... !? Bu ne şiirdir bana göre, nede bir kaside... Bana göre bir destandır, 'nesli tükenmiş aşkların' zamanımıza uyarlanmış yeni bir versiyonudur...
Okudum ama değerlendirmek için ya 'Alpler'in eteklerindeki şatolardan birini hayal etmem', yada 'Yemen Çöllerine' doğru gitmem gerekiyor... Oysa ben 'Tanrı Dağları'nı' tercih ederdim... Dedem Korkut'un 'destanlarına' eş düşen bu aşkı anlayabilmek için...
Müstesna duyumların 'sıradışı' bir şiiri bu... Tebrik ederim...
Sofrada tuzum olsun istedim... Buraya kadarda geldim.. Şiiri 'arşive' almam gerekiyordu aldım, hakettiği 'notuda' verdim...
Saygı, sevgi ve selamlarımla...
-♥ Ey Sevgili! ..
Ey Sevgili! ..
Gözlerim seyr-i âlemde, dalgın yine...
Engin okyanusların dibinde, kırık bir ayna, akseder ihtizarını.
Bulutların arasından güneş, son ışıklarıyla vedâ edip ağır ağır kayarken.
Kabına sığmayan acılar, şevk-u iştiyakla tutuşur yanar kül olur!
Bir baykuş vird halinde vaveylalar dökülür, ürperten çığlıklarından.
Tarih geriye döner, siler hiç gün görmemiş anılarımı.
Karıştırdım silkeleyerek, tavan arasında örümcek ağlarını.
Çıkardım eski bir aşka dair, tozlanmış bütün evrakları! ..
Çetrefilli uzun yollarda seveni yorar, ince bir çizgi, yazgı kader.
Her beden toprağına sevdâlı, eker toprağın bağrına sevdâsını! ..
Agdos doruklarının eteklerinde bir mezar, mor menekşeler açar
Hezimetle biten bir aşkın, sarmaşıklarına mezar olmadı mı?
Ey Sevgili! ..
Bütün aşklar bir fanûs'un içinde sızıyla yaşar...
Aşk ve âlem, aşk ve elem, aşk ve insan, bir gülün içinde nikah akti,
Dans eder yıldızlar, yankılanır canhiraş ağıtlarda gecenin bir vakti.
Mağlup edilmiş aşkların, yavaş yavaş söndürdüğü, umut!
Öfke ekiyor ruhun yorgun perdelerine.
Şiirlerin nutku tutuk! ..
Say ki:
Mevlâna gibi gözlerini kapatıp şu seyl-i mevcudâta dalıp,
Hüsün bir kuş gibi haz alarak uçmadın! ..
Aşka tutunup düşlerde mecnûn olup hüznü bir yay gibi germedin!
Dilinde Cevşenü'l-Kebir “Hasbün Allah“ diye sabrı dermedin!
Yusuf gibi Yaradan'a sığınıp arkanı dönüp gitmedin!
Ali gibi sevgiyle dolup boynunu bükmedin!
Halid gibi öfkelenip kılıcını çekmedin!
Dudaklarında kırk kilit, suskuyla yutkunmadın!
Öfkesini yutan en güçlü, paşazâde de mi olmadın? ..
Ki;
Hayallerim yorgun.
Gözlerin asûde su misali.
Yangın mavisi, maviye çalan gözlerin!
Çağla yeşili sularda yüzerken gövermiş umutlar, binlerce sevinç sunar
Siegburg kalesine vuran şavkında gizemli buselerde aşkın ahengi
Tebessümle açılan bir gül, şebnem serpilir bengisuya nehre yayılır kıvılcımlar.
Rüzgarda tüllenen efsûnlu kavislerde, semaya yükselirken maviydi bu aşkın rengi...
Oysa;
Anılar defterimde tarih kadar eski!
Çaresiz müptelâ aşığındım ben...
Aşkta bir kördüğüm maşuğundum ben
Tuz basma yarama yorma, sen beni
Gidiyorum anılarımı bırakarak! ..
Söyle!
Hangi ihtilaller yıkar demir gibi içime oturmuş bu sevgiyi?
Âşkı soğutmak için Everest ‘in zirvelerine tırmanacağım
Bir lâhza oturup hayallerde hıçkıra hıçkıra ağlayacağım...
Turaç olan aşkım bir daha uçmasın diye, kalbimin en görkemli odasında saklayacağım
Goethe gibi felsefe katedrali köprülerinden geçip, doğu divanı’nda
Taç Mahal’de beyaz mermer sutunlardan, aşkın mabedine dalacağım.
Meryem gibi elime hiç bir fani değmemişken, Betül olup yalvaracağım.
San ki;
Örselenmiş duyguların uzlaşmaz sanığıyım;
Kırık yansımaların çarptığı uslanmaz tanığıyım.
Önümde uzun bir yol, işte arşın işte Halep.
Tarumâr olan yüreğime bir keşif gerek!
Sırt döndüm aşka, mevcut iken arz ve talep...
Sen ki bu aşk oyununda bileğimi bükmedin mi? ..
Sen ki dil yarasıyla kalbimi kanatıp lime lime sökmedin mi? ..
Bin katreler sulu sepken yağarken, yürek tarlasının âl lâlesiyim
Aşkın sığ koylarında, sabrı yudum yudum tadan, asil kölesiyim
Oysa;
Aşk urbası kepazeliktir, boyandığın aşklarda bunu sezmedin mi?
Aşkın önünde nice yigitler dize gelip, diz çökmedi mi?
Nice Züleyha'lar hor, hâkir, görülmedi mi?
***Aşkı tefekkürün merkezinde gör! ..
***Besmele ile çık basamakları...
***Dön seccadeni aşka ser! ..
***Kır kalemi karar ver! ..
Süleymân'a, Beytü’l-Makdis’de verildi üç imtiyaz! ..
Anadan doğmuş gibi tertemiz, duâlarda kabûl edilir her dilek, her niyâz! ..
Henüz Saba Melikesi billur rüyalarına, dalmamışken eteklerini toplar...
Hüdhüd kanatlarını çırpar efsaneler ülkesinde, yorgundur nice sevdâlar..
Unut! Memphis'in mumyalarını! ..
Unut! Her insan kendi örer zindanının duvarlarını! ..
Havârîler şaşkın, hüzünle bakarken kurulan çarmıha;
İnsanlık kendi hezimetinin kıyılarında, bin çığlık dolar lâyiha...
Aşka maruzatım var! ..
Alacak mağrur aşkların esrârını, delerek hicranım eleyecek!
Kazmam ile her vurduğumda taşa, asi bir kalb taş kesilecek!
Hümâ kuşu yalçın kayalarda, döne döne uçarken aşk büyüsü sunar.
Hasret ek yüreğinin tam orta yerine, büyüsün boynu bükük siyah bir lâle;
Mühürlenmiş gözbebeklerinden ışık saçarken enzar, lü'lü-i lâlâ! ..
Berzah âlemine göçer haşr olan ruhlar, acb-üz zeneb çekirdeğinden diriltilerek
Bir tohumun içinden büyük ağaçların çıktığı gibi sevenler cennette kavuşurlar...
Summ-u ebkem, dil-mürde bülbül!
Unuttun mu gül'ün adını?
Duymadın mı hiç?
Aşka susamış Acem diyarında bir gülün feryâdını!
Lâlezârdan bir tomurcuk dal getirdi, dolarken bâd-ı hazân
İki yarım bir bütün, bir yanı sevinç bir yanı hüzün.
Avuçlarımda al renkli aşk elması, ahenkle birleştirdim tadlarını..
Simdi;
Kapat ışıkları zülüflerim daha bir kararsın...
09.06.2009 04:15
Fatımâ Hümeyrâ Kavak
Ey Sevgili! ..
Sevgi varsa herşey yolunda dünya sevgi üzerinde durmakta! .
Mevlânâ, “aşk olmasa âlem donardı” diye buyurmakta.
Herca-i sevgiler amâ herşey boş anlamını yitiriyor
Bâki kalan son sedâ yüregimdeki aşkım Allah lâfzı oluyor.
Fatımâ Hümeyrâ Kavak
Kıymetli dostlarım şiirimin bazı mısraları hayal ürünüdür...
Allah'ım bakışımızı ibret. Sukutumuzu Hikmet. Konuşmamızı san'at ve marifete dönüştür...Amin...
Fatima Humeyra Kavak
Bu şiirin hikayesi:
Sözlük
İHTİZAR:Huzura çıkmak. Hâzır olmak.Can çekişmek. Hastanın ölüme hazır olması.
VAVEYLA:Çığlık, yaygara, feryat. Eyvah, yazık gibi üzüntü ifadeleri. CEVŞEN: Cevşen, Farsça kökenli bir kelime olup, 'bir tür zırh, savaş elbisesi' dua manasına gelmektedir.
LÂYIHA:Düşünülen veya tasavvur edilen bir şeyin yazılması. Tasarı. BENGi-SU: İçene sonsuz hayat verdiğine inanılan ve efsanelerde geçen su, ab-ı hayat
ENZAR:Nazar. Bakışlar, görüşler. Seyr.
ÂL: Sülâle, soy, hânedan. Akrabâ ve taallukat.Yaz sıcaklarında su gibi görünen serap.
LÜ`LÜ-İ LÂLÂ.Parlak inci.
SUMM-U EBKEM: Sağır dilsiz. Şaşa kalmış. Sükuta mecbur olmuş. Susmuş.
DİL-MÜRDE: Duygusuz, kalbi ölmüş.
TURAÇ: Keklikten biraz irice kuş türü olup, dikine havalanabilme özelliğine sahiptirler.. Üç haftalıkken uçabilir olmalarına rağmen uçmaktan çok yürümeyi severler..
BERZAH:İki âlemin arası. Kabir. Dünya ile âhiret arası. Perde. Sıkıntılı yer. İki yer arasındaki geçit. Kıyamet kopunca Allah bütün ruhları haşir meydanında cesetleri ile diriltip toplayacaktır.
EVEREST:Dünyanın en yüksek dağı,tibetlilerin görkemli yapısı ve yüksekliği nedeniyle “dünyanın ana tanrıçası ” anlamına çomolugma dedikleri everest...
SERBEST DALDA: Birincilik ödülü alan ŞiiRiM...
Dünya Barışına Çağrı grubuna ***TEŞEKKÜRLER****ediyorum... Allah'ım bakışımızı ibret. Sukutumuzu Hikmet. Konuşmamızı san'at ve marifete dönüştür...Amin...
kutluyorum sizi yüreğiniz dert görmesin başarılarınız daim olsun.daha nice güzel şiirlere inş.
Bu siiri FuzUli yazmistir kesin:):) yuregine saglik Fatima guzellikler seni bulsun her daim Allaha emanet ol ***Tam Puan***10+10+LISTE
Ey Sevgili! ..
Bütün aşklar bir fanûs'un içinde sızıyla yaşar...
Aşk ve âlem, aşk ve elem, aşk ve insan, bir gülün içinde nikah akti,
Dans eder yıldızlar, yankılanır canhiraş ağıtlarda gecenin bir vakti.
Mağlup edilmiş aşkların, yavaş yavaş söndürdüğü, umut!
Öfke ekiyor ruhun yorgun perdelerine.
Şiirlerin nutku tutuk! ..
Bu şiir ile ilgili 180 tane yorum bulunmakta