Ey Nazlı Güzel Şiiri - Yorumlar

Harika bir şiirdi.Halk Şiirimizin gerek ses ve gerekse biçem fonunu okuduğum her şiirinde görmekteyim Sayın TEMUR'un.
Ey Nazlı Güzel,bunlardan biri.
Şiirin içindeki portrenin yakın plana getilmesindeki usta işçilik ilk bakışta dikkatlerden kaçmıyor.

Özellikle ön uyaklar şiirin okunma temposunu artıyor.Dize sonlarındaki uyak uygulamaları da başarılı.11'li hece uygulaması da...

İçeriği 'Kara'coğlan' şiirlerini anımsattı bana.
Bu nitelikli çalışmasından dolayı Sayın TEMUR'u;dizeleriyle sayfaya dörtlükler göndererek destek çıkışlarda bulunan dostları kutluyorum.

Erdemle.

Yoruma gerek bırakmayan güzellikte bir şiir okudum usta kaleminizden.Saygılarla.

Daha ne olsun üstadım..Yoruma gerek yok.. Eser kendisini söylüyor.. Bu şiirden de lezzet almadım diyen varsa Antolojiyi terketsin... Gönül zenginliğin ve kaleminin gücü daim olsun..

tebriklerimi sunuyorum

Şiirleriniz bana çok eski aşklarıdaki vuslatları hatırlatıyor.. san ki Kerem aslıya sesleniyor, köşeden ferhat ile şirrin çıkacakmış gibi son mısralarda karacaoğlanı görür gibiyim. sag olasınız..

Sanki Karacoğlandan okuyorum hissine kapıldım .Güzeldi.
Kutlarım.
K.Tahir Özcan

Yürekten gelenleri yürekten kutlarım şahsınızda katılımcılara selam olsun tam puan kabul buyurun
buda benden olsun

Gönül sofrasında muhabbet aşım,
Vuslat diye diye dökülür yaşım,
Dem-i bahar olur kapkara kışım,
Gözüm sende kaldı, ey nazlı güzel. ...............Bilal ÖZCAN

Ben bu şiirine şapka çıkardım
Binbir meşekkat menzile vardım
Kapkara gözlerinde bembeyaz ar dım
Gözün bende kaldı ey nazlı güzel

feyzi kanra

Ben bu şiirine şapka çıkardım
Binbir meşekkat menzile vardım
Kapkara gözlerinde bembeyaz ar dım
Gözün sende kaldı ey nazlı güzel

feyzi kanra

Melahat hanım; Ben bilgisayarı kapattıktan sonra, 'Günün şiiri' nin altında şahsıma bir soru yöneltmişsiniz ancak bu gün okudum ve cevap veriyorum.

Efendim; Eğer İslamiyet (Şeriat) gelmesey di, Arap yarım adasında kadınlar normal insan statüsünde bile olamayacaklar dı. Zira kız çocuklarının ekseri 8-10 yaşlarına gelmeden diri diri toprağa gömülüyorlardı!

Kadınlar sadece bir zevk metaı ve cinsel tatmin aracı olarak kullanılıyorlar ve bir kadının 10' dan fazla eşi olabiliyordu! Erkeklerin de eşlerinin sayısı ayni rakamlar cıvarında seyrediyordu! Miras hakları vs. hiç kale alınmıyor ve her tarafta itilip kakılıyorlar dı! İslam bunların hepsini kaldırıp nezih bir hayat tarzını tesis etti. Kadınlara en fazla bir koca, kocalara da en fazla dört kadın sınırı getirdi! Kız çocuklarını öldürülmekten, itilip kakılmaktan, horlanmaktan ve haklarının gasbından kurtardı! Kadınlara seçme ve seç,lme hakkı getirdi ve kadınlara öyle haklar verdi ki; 'Bir kadın isterse çocuğunu bile emzirmeyebilir, babası süt anne tutsun' dedi.

İslam da; çok eşlilik esas değil, ruhsattır! Yani; her önüne gelen evlenemeyeceği gibi evlenme ruhsatı alanlar ikinci eş almak için bir çok ek özellik taşımak mecburiyetindedir! Üçüncü ve dördüncü eşlere ruhsat almak hiçte kolay değildir! Böyle bir evlilik yapmak isteyen insan, her yönüyle çok özel olması gerekir ki, insanların yüzde doksan dokuzu o özellikleri bir araya getirip de bu eylemi gerçekleştirmezler!

Ortaçağ avrupasında bile kadınlar, insan mıdır yoksa Şeytan mıdır diye tartışılıp diri, diri yakılırken İslam onları en mümtaz makamlarına oturtmuş, cenneti bile onların ayaklarının altına sermiştir! Kıyamete kadar gelmiş ve gelecek bütün siyasi sistemleri ve rejim şekillerini deneseniz, İslamın kadınlara verdiği makul, mantıklı, vicdani, insani, ahlaki milli, sosyal makamların ve hakların bir benzerini asla ve asla getiremzsiniz! Zira felsefi ve beşeri sistemler, ya ifrata giderler, ya da tefritte kalırlar! Vasat olan bir tarzı tutturamazlar! O tarzı ancak insanların tek Halıkları olan Rableri takdir ve tayin eder ve etmiş de!

Saygılar hayırlı çalışmalar.