ey mezopotamya sürgünü,
dağ lalesi,
gönül kuşu,
sen yoksun diye söndürdüm ışıkları,
denizi olmayan yerde gemilerimi karaya oturttum
halsizim biraz,
yokluğunun yorgunlu gözlerimde vuku buldu.
rüzgarlarımı biçti yolların yelkenlerim hasarlı,
yazamadığım mektupları bir bir yaktım aklımın içinde,
kömürü küflenmiş bir kalemimi hiç düşünmeden kırdım..
boşta kalan renkli zarflarım vardı
artık unutulan bir yerde kendi içlerine küstü.
ey mezopotamya sürgünü
geç kalan çiçeği
göğün grisi
gecenin zifiri,rıza dediğin böyle bir şeymiydi.
şimdi sana bakıyorum
eleğimden geçemiyor bakışların
haramın ötesine gözlerine!
sanırmısın ki bundan sonra bakarım.
aklıma gelen değil,
içime doğan oldu,
yok oldun! her iki alemde.
sanırmısın ki; adını ağzıma alırım.
ey mezopotamya sürgünü,
rum elinde başkasına gün oldun,
şimdi sende herkes gibi oldun.
ses etmeye hakkım yok benim.
ben onun (cc) kahrınıda sevdim lutfunuda bildim.
dara düşünce, kendimi kendi sözümle alt ederim.
zeynep hazreti ALLAH varmı derim.
ben susmayıda bilirim.
sen kahır tarafına düştün.
ben susmayı lutfu bildim.
ağır ağrılar ağlatmaz insanı.
kelimelerini ve gözyaşlarını keser.
bu sıra ağır ağrılarım var.
Zeynep BeşenKayıt Tarihi : 24.3.2014 01:58:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
ALLAH ın rızası böyle olur.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!