Ey Mahbûb Şiiri - Salih Şanlı

Salih Şanlı
473

ŞİİR


4

TAKİPÇİ

Ey Mahbûb

SELÂM EY MAHBÛB

Güzel bir kış günü, kar yağıyor çiçek çiçek
Uçuşuyor gökte binlerce beyaz kelebek

Kimi raksediyor, kimi konuyor dallara
Ağaçlar, bahçeler donanmış bembeyaz bezek

Damlarda tepecikler yapmış kar taneleri
Bulutlar un eler gibidir, kar elek elek

Yollar doluvermiş, kara gömülmüş hep evler
Kapı önlerini kürmede insanlar evcek

Kim örtüyor bu müşfik yorganı üstümüze ?
Ne tatlı şimdi uyumak, güzel düşler görmek

*
İnsanlar uykudadır, ölünce uyanırlar
Nice düş gördüm, sonunda gördüm neymiş gerçek

Kişi sevdiğiyle beraber ya, tam sevmeli
Anladım ki bir kalpte yalnız bir sevgi gerek

Yaradan her sinede bir tek yürek yaratmış
Gerçek aşka yaraşır mı bin bir türlü istek ?

Rûh şu dünyâda mahpus, ellerinde kelepçe
Hevesler vuslat yolunda ayağına köstek

Binbir kazığa bağlanmış zincirlerle gönül
Binbir kılıç darbesi bu esâretten yeğrek

Gurbet zindanı, üstüste demir parmaklıklar
Etrafını surlar çevirmiş, ötesi hendek

Kaçış yolu arayan, zincirleri kır, durma !
Kaz toprağı, tırnaklar kazma, avuçlar kürek

Sen de hürriyete kavuşacaksın sonunda
Bitecek bu ıstırab, çekebildiğince çek

Kum saatinin haznelerinden biri dünyâ
Öteki hazneye boşalır tâneler tek tek

Serablara meyletmek bu susuz çölde niye ?
Öğüt verir kupkuru kemikler, öbek öbek

Ferahlatıcı bir sığınak, bir serinlik mi ?
Kumullar var tek gölgelik, o da bir yele dek

Bir daha aslâ çevrilmeyecek kum saati
Kimine sonsuz hasret, kimine düğün-dernek

Acımın üstüne tuz biber ekti bir vehim:
Sonsuz firak, derd zincirime ek üstüne ek

Büyük toplanma günü, güzel buluşma yeri
Sevgiliye kavuşma umudum sende bir tek

O gün belli seven, özleyen kavuşur elbet
Özlemi bilmeyen, sevgiyi nerden bilecek ?

Selâm ey mahbûb, beni avlayan o şefkatin
Ah o şefkatin, var mı dayanacak gözüpek ?

Sevgili, âlemlere rahmet olan Sevgili
Bir ben miyim tuttuğun, dünya dolusu yürek

Kovanda arı gibi vızıldıyor âşıklar
O sevgili için dokunur bal yüklü petek

Sana cömertçe ihsanlar dağıtmak yaraşır
Sevgilim, sultanlar verirken kullanmaz ölçek

Güneşten herkes nimetlenir, yaz kış demeden
Özlenmez mi senin yüzün güneşten de gökçek

Hasret sarmaşığı sarar vîrâne gönlümü
Sonra da gül yüzünü perdeler pürçek pürçek

Hasret kılıcı mı beni boydan boya yaran
Kılıç değil, bu işi yapan, bilektir bilek

"Vuslatı tatmadım hiç tadını bilmem" derken
Mânâsını bilemez oldum, vuslat ne demek ?

Ama ayrılık neymiş, özlem neymiş bilirim
Biri testimde su, öbürü heybemde ekmek

Sevda üstâdım oldu, rahlesine diz çöktüm
Gurbet mektebinde hasreti edindim meslek

Şimdi sonsuz ufuklara giden bir yoldayım
Sonunda O var, gönlümdeki o gizli erek

Korkunç vâdilerden geçiyor bu sarp çetin yol
Yine de yılma gönül, ne korkak ol ne dönek

Gayret gerek, umut gerek elbet Allah Kerîm
Dileğim şu ki: boşa gitmesin bunca emek

Bu özlem bitsin, bu gurbet, bu ayrılık, yeter
Bana ne lâzım dinlence, uyku, rahat döşek

Büyük saâdet olsun rûhuma bedenime
Yâr’e giden yolun üstünde hafif bir tümsek

Yâ Rab, ecel atıyla yetiştir beni ona
Sevgili rüzgârı edinmiş kendine binek

Vuslat yolunda binlerce kez ölmek ne hoştur
Şehidler demezler mi dirilip tekrar ölsek

Ulaşmaz mı Mevlâ’ya bu yalvarış yakarış ?
Garib, seher bülbüllerine olursa tünek

Sevdiklerin hürmetine kabul et Allâhım
O dostla beraberlik gönlümdeki tek dilek

Rabbim, lûtfuna güvendim de istedim bunu
Ben alçaktaysam da senin lutfun sonsuz yüksek

O büyük toplanma günü gelince kerem et
O dostla bizi Cennette kavuştur gülerek

Salih Şanlı
Kayıt Tarihi : 13.6.2017 14:14:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


kasîde na't

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Salih Şanlı