SELÂM EY MAHBÛB
Güzel bir kış günü, kar yağıyor çiçek çiçek
Uçuşuyor gökte binlerce beyaz kelebek
Kimi raksediyor, kimi konuyor dallara
Ağaçlar, bahçeler donanmış bembeyaz bezek
Damlarda tepecikler yapmış kar taneleri
Bulutlar un eler gibidir, kar elek elek
Yollar doluvermiş, kara gömülmüş hep evler
Kapı önlerini kürmede insanlar evcek
Kim örtüyor bu müşfik yorganı üstümüze ?
Ne tatlı şimdi uyumak, güzel düşler görmek
*
İnsanlar uykudadır, ölünce uyanırlar
Nice düş gördüm, sonunda gördüm neymiş gerçek
Kişi sevdiğiyle beraber ya, tam sevmeli
Anladım ki bir kalpte yalnız bir sevgi gerek
Yaradan her sinede bir tek yürek yaratmış
Gerçek aşka yaraşır mı bin bir türlü istek ?
Rûh şu dünyâda mahpus, ellerinde kelepçe
Hevesler vuslat yolunda ayağına köstek
Binbir kazığa bağlanmış zincirlerle gönül
Binbir kılıç darbesi bu esâretten yeğrek
Gurbet zindanı, üstüste demir parmaklıklar
Etrafını surlar çevirmiş, ötesi hendek
Kaçış yolu arayan, zincirleri kır, durma !
Kaz toprağı, tırnaklar kazma, avuçlar kürek
Sen de hürriyete kavuşacaksın sonunda
Bitecek bu ıstırab, çekebildiğince çek
Kum saatinin haznelerinden biri dünyâ
Öteki hazneye boşalır tâneler tek tek
Serablara meyletmek bu susuz çölde niye ?
Öğüt verir kupkuru kemikler, öbek öbek
Ferahlatıcı bir sığınak, bir serinlik mi ?
Kumullar var tek gölgelik, o da bir yele dek
Bir daha aslâ çevrilmeyecek kum saati
Kimine sonsuz hasret, kimine düğün-dernek
Acımın üstüne tuz biber ekti bir vehim:
Sonsuz firak, derd zincirime ek üstüne ek
Büyük toplanma günü, güzel buluşma yeri
Sevgiliye kavuşma umudum sende bir tek
O gün belli seven, özleyen kavuşur elbet
Özlemi bilmeyen, sevgiyi nerden bilecek ?
Selâm ey mahbûb, beni avlayan o şefkatin
Ah o şefkatin, var mı dayanacak gözüpek ?
Sevgili, âlemlere rahmet olan Sevgili
Bir ben miyim tuttuğun, dünya dolusu yürek
Kovanda arı gibi vızıldıyor âşıklar
O sevgili için dokunur bal yüklü petek
Sana cömertçe ihsanlar dağıtmak yaraşır
Sevgilim, sultanlar verirken kullanmaz ölçek
Güneşten herkes nimetlenir, yaz kış demeden
Özlenmez mi senin yüzün güneşten de gökçek
Hasret sarmaşığı sarar vîrâne gönlümü
Sonra da gül yüzünü perdeler pürçek pürçek
Hasret kılıcı mı beni boydan boya yaran
Kılıç değil, bu işi yapan, bilektir bilek
"Vuslatı tatmadım hiç tadını bilmem" derken
Mânâsını bilemez oldum, vuslat ne demek ?
Ama ayrılık neymiş, özlem neymiş bilirim
Biri testimde su, öbürü heybemde ekmek
Sevda üstâdım oldu, rahlesine diz çöktüm
Gurbet mektebinde hasreti edindim meslek
Şimdi sonsuz ufuklara giden bir yoldayım
Sonunda O var, gönlümdeki o gizli erek
Korkunç vâdilerden geçiyor bu sarp çetin yol
Yine de yılma gönül, ne korkak ol ne dönek
Gayret gerek, umut gerek elbet Allah Kerîm
Dileğim şu ki: boşa gitmesin bunca emek
Bu özlem bitsin, bu gurbet, bu ayrılık, yeter
Bana ne lâzım dinlence, uyku, rahat döşek
Büyük saâdet olsun rûhuma bedenime
Yâr’e giden yolun üstünde hafif bir tümsek
Yâ Rab, ecel atıyla yetiştir beni ona
Sevgili rüzgârı edinmiş kendine binek
Vuslat yolunda binlerce kez ölmek ne hoştur
Şehidler demezler mi dirilip tekrar ölsek
Ulaşmaz mı Mevlâ’ya bu yalvarış yakarış ?
Garib, seher bülbüllerine olursa tünek
Sevdiklerin hürmetine kabul et Allâhım
O dostla beraberlik gönlümdeki tek dilek
Rabbim, lûtfuna güvendim de istedim bunu
Ben alçaktaysam da senin lutfun sonsuz yüksek
O büyük toplanma günü gelince kerem et
O dostla bizi Cennette kavuştur gülerek
Salih Şanlı
Kayıt Tarihi : 13.6.2017 14:14:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
kasîde na't
![Salih Şanlı](https://www.antoloji.com/i/siir/2017/06/13/ey-mahbub.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!