Bir karganın özlemi...
Ne zaman ufukta güneş doğsa yeryüzü aydınlansa,ne zaman güneş batıp akşam olsa ortalığı hüzün kaplasa sen anlatılırsın,evlatlara,torunlara gelinlere,damatlara,tüm hısım ve akrabalara.
Senin o çorak toprağa dikilişin,taptaze gencecik fidan halin dillerde dolaşır,hiç itirazsız.
''Bu çorak toprakta benim ne işim var''demeden kaderine razı oluşun,ama mağrur,gururlu ve çorak toprağın bütün verimsizliğine rağmen ayakta kalmayı kendine destur edinişin hep dillerdedir.Yağan rahmeti çorak toprağın dört gözle beklemesi,seninle paylaşmayı içine sindirememesi yıldırmadı seni.
Ve sen birilerini gölgende barındırmak,birilerini güneşin kavurucu sıcağından korumak ve birilerini ferahlatmak için yaşamayı kendine görev bildin.Hangi serçenin,sığırcığın,bülbülün,karganın ve içini kemirecek kurtların yuva yapacağına aldırmadan,sadece sana verilen görevi yerine getirmek için hayatını idame ettirmeyi kendine bir lütuf bildin.Öyle bir yeri mekan tuttun ki,ne kuru ne de akar derelerin kesiştiği yerdi yeşerdiğin yer.
Rabbinin emrine itaatle yeşerdin.Küçücük olan kök şitillerini uzattın toprağın derinliklerine.Umulmadık derinliklerden su çektin emre itaat için.Ki bu su kaynağı Özden geliyordu,özsu duru suydu bu.Toprağı taşı sıktın hayatını sürdürmek,birilerine gölge,birilerine yuva olmak için.
Senin bu çabalarını gören nice gonca güller,sümbüller,laleler,menekşeler,papatyalar...bütün çiçekler vesselam hepsi sana aşıktı.Bu aşkı çekemeyen selviler,kavaklar,söğütler,meyveli,meyvesiz bütün ağaçlar seni kıskanırdı.
Ve gün geldi serildin,serpildin o fidan halinden sıyrılıp Çınar görünüşüne büründün.Ne kışın karı,ayazı seni yıldırdı,ne yazın kavurucu sıcağı.Hele hazan mevsiminin şiddetl rüzgarı,fırtınası,kasırgası senin bir küçük dalını dahi kıpırdatamadı.
Ey! Koca Çınar...
Bunlar meşakkatlide olsa işin güzel tarafıydı.Ama bir gerçek vardı ki her verilen görev bir gün tamamlanacaktı.Ne mutlu bu görevi tamamlayana ve sende onlardan biri oldun İnşallah...Hani görev son bulacak ya,biraz güneşin,biraz yağmurun karın,biraz rüzgarın,soğuğun etkisi olacaktı,bu işte.En önemlisi içini kemiren kurtlardı.
İşte ben seni rüzarın uğultusunu,yağmurun şırıltısını,kuşların sesini duyamadığın dönemde tanıdım.Öyle mi sanırımki(Ey! karga işin aslı öyle değil,o senin bet sesini bile duyup tahammül ediyordu) .
Hele heybetli bir duruşun vardı ki,kimler senin gölgende konaklamadı,dinlenmedi ki.Öyle merhametliydin ki hırlısına,hırsızına,mazlumuna,zalimine bile gölgelik ettin.Nice kuşlar senin dallarına yuva yaptı.Benim gibi burnu pislikten çıkmayan karga bile.Bütün çöplüklerden topladığım pislikleri getirip üzerine bıraktığım,bütün kuşlarla cedelleşmenin bedelini gelip senin görünüşte heybetli,lakin içten içe eriyen gövdeni gagalayıp ödetmeye kalktığım halde ıh! bile demedin ve kovmadın,dalından silkmedin.Çünkü şanına yakışmazdı.Çünkü sen yuva yıkan değil,yapandın.İçin için eriyişin bütün aşılama,budama ve iyileştirme çabalarına rağmen önlenemedi.
Ve...vakit geldi,aldılar seni bu diyardan,nerelere bilmem...
ama bildiğim bir tek şey var ki o da ateşe odun yapmaya değil...İnşallah.
Haa! ne halde miyiz?
Ey! Koca Çınar... hala bizi merak etmektesin değil mi...merak etme,Sen devrildin ama hala gölgen üzerimizde, yuvalarımız mahzun ve Senin sevginle sımsıcak...Sana...Sana.. duacıyız...
Ey! Koca Çınar özledik Seni...Seni seviyoruz...
Kayıt Tarihi : 8.4.2006 21:11:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Reyhan Tataroğlu](https://www.antoloji.com/i/siir/2006/04/08/ey-koca-cinar.jpg)
TÜM YORUMLAR (1)