Sevgili Eşim Nâlâna...
Ey ben çekil önümden! ..
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Âşkım! ..
Ölümü sevmekle başla Yaşamaya, sev ve onu teninin en yakın dostu olan dış gibi içine giydir, ısıt içini! !
Kendini o sıcak içine katla cancazım, o zaman dokunabilirsin dokunamadığın gözyaşlarıma..
Ana rahmindeki göbek bağına nasılda tutunuyordun değil mi 'ağız ağız' hatırlıyor musun? Ya Allahın İpine sarılmayı özdeleştirebiliyor musun göbek bağımızla? ! ...
Göbek bağından kopacağın andaki korkunu hatırlıyor musun?
Bu bağda haydi bezm'ini hatırlasana! ...
İnsan nefsinin terbiyesi hem kolay hem de çok zor kililiğimizin içimizle bütünleşmesi varlık ile yokluğun manasında bütün kalmak çok değerli çok anlamlı kelamınız daim kalsın saygılar.
Biraz mistik,biraz tasavvufi bir havada insanın yaradılış gayesi ve ölümle gideceği sonun başlangıcı anlatılmış. Bu dünyada da öbür dünyadada sen eşin ve çocuklarınla bir ve mutlu kılsın....
Toprak berekettir...O berekete birlikte dikmek sevgi tohumlarını ve birlikte toplamak meyvelerini....Nadasa bırakılan umutlarda dahil. Sona doğru atılan adımlar el ele olduğunda daha cesurdur. Göbek bağı kesildiğinde merhabasıdır bebeğin çığlıkları...Bizlerin ise sona doğru bir uğurlanışın öyküsüdür. Dilerim yolunuz tükenmişlerin yolu asla olmaz..El ele yürek yüreğe çıkılan zirveler olsun....
Kutluyorum sevgili Orkun.....
eyvallah can dost!
ellerine sağlık..ne diyebilirim ki herşeyi sen ne güzel aktarmışsın,eyvallah!
şu anda 17 yaşında olan küçük kızımın beş yaşındaki halini hatırladım kısaca bahsetmek geldi bu güzel satırlarınn üstüne..
iki kızım var
konuşuyorum onlarla küçüklükten beri,asla beyinlerini yıkama operasyonu yapmamaya gayretle
bir üzücü olay olmuştu,çocuğum çok ürkmüştü
artık nasıl anlatdım ne olduysa
kafasına yer etmiş
o vakitler 5 yaşında
çok sevdiğim bir ablam var sizden iyi olmasın onun bedensel engeli var,kendisi eczacı vs vs
annesi ölmüştü ve çok üzgündü
küçük kızım bu ablanın yanına gitdiğimizde ışılay teyze nolur ağlamayın dedi
ölüm yok ki
ışılay abla donmuş gibi kızım nihana baktı
ölüm değil ışılay teyzecim
bedenimiz aynı kıyafet gibi
eskiyor ya
işte onu toprağa koydular
anneniz ölmedi....
saygılar!
Karlı olan, dünyayı ahiretle değiştirendir.
(Hz. Ali (r.a.)
Tebrikler selamlar
Bene hükmedebilmek çok anlamlı kutlarım kardeş.
'Benimizin' rüyasındaki baş aktördür nefsimize mahkum olan bedenimiz. Bizim şu anki yaşadıklarımız sayki gölgemizin rüyası olsun...
Felsefik düşünceyle yola çıkıp 'asıl olan' hangi yaşamdır sorusuna cevap bulan harika bir deneme okudum kaleminizden. Tebriklerim saygımla...
gönül ırmağınız daima berrak olsun.tam puanla selam ve dua.
HERŞEYE HAZIR OLMALI İNSAN..
YÜREĞİNİZ DERT GÖRMESİN...
SAYGILAR
Bu şiir ile ilgili 9 tane yorum bulunmakta