EVLİLİK OYUNCAK DEĞİL Kİ! ...
Saygıdeğer dostlar selamlar ileterek mutluluklar diliyorum, her şey gönlünüzce olsun İnşallah. Şıp sevdi duygularla yola çıkıp aşık olduğunu zannedip evlilik hayali kuranların kısa zaman için de fikirleri değişebiliyor. Yuva kurup bir ömür boyunca beraber olabileceği sevgilisini henüz tanımadan, yeterince aile ferdiyle tanışmadan, artılı eksili konuşmadan yapılan evlilikler her iki aileyi hüsrana sürüklediği gibi sorunların daha da artmasına sebep oluyorlar, boşanmak zorun da kalabiliyorlar.
Bazı bilinçli aileler de derin istihbarat yapıp yuva temelini sağlamlaştırıyorlar. Dünür olacağınız kişiyi bir iki kişiye danışmak da yetersiz olur. Çünkü sizin sorduğunuz kişi ile araları pek düzgün olmayabilir, size yanlış bilgi verebilir. Buluğ çağına ermiş her gencin öncelikle tahsil hayatını tamamlayıp, hayat güvencesini garantileyip, delikanlının vatani görevi tamamlamalı, kızın da bir yuvayı döndürecek şekil de el hünerlerini, becerilerini sergilemelidir.
Saygı, sevgi, hoşgörü yuvanın temel taşlarıdır. Bunların yanına, sabır ve merhametin de eklenmesiyle duvarların sağlamlaştığını hissederiz. Kapı, pencerelerin de düzenli açıp kapanmasını güven, itibara bağlayabiliriz. Neşe ve hüznün paylaşılması gerek. Bunlar yuvanın dekorları dır. Bazen hoşunuza gitmeyen görüntüler ortaya çıkabilir. Akıl, fikrini oluşturduğu diyalog sayesin de yuvanın çatısını da tamamlamış oluruz. Yuvanın temsili örneğini böylece özetlerim. Bahçesi güzel duygular, meyveleri evlatlar, çiçekleri de torunlarıdır.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta