Bunca zamandır beklediğim bir kuş gelip boynumu öptü
Sakarlaştım kırdım kahvaltıda çay bardağını
Balkonda çamaşır ipini, incirin dalını, azı dişimi kırdım
İnandım ve inadımı kırılmış cezvelere doldurdum.
Beni bir itin peşinde koşturan yaşamak gelip şurama kondu
Ateş/ten denizlere attım tenimi kimse ayıplamasın beni
Beni, kırılmış parmakların ucundan akan ırmaklar bilir.
Dökülmüş bir çeyiz sandığından ne çıkarsa
O çıktı bahtıma, kimse telveleri karıştırmasın yazgıma
Düşmanı ve düşmanlığı çoğaltan neyse sabahın köründe
Beni uzaklara çekip aklımı kurcalayan neyse bunca zamandır
Bunca zamandır benimle uğraşan heveslerin ve şehvetin
Şeytanın kanadını mı kırdım yoksa
Yoksa kendini eviçlerinde unutan bir deli miyim ben?
Kekeme serçelerden öğrendim ‘ney’ dinlemeyi
Bir milletin etini kemiğinden ayırıp beklediğim kalelerin kapısını
Ancak böyle unutabildim ancak böyle inandım
Adımın bir peygamber adı olduğuna…
İbrahim Gökburun
Kayıt Tarihi : 8.4.2018 16:17:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!