“Sevmenin bile yoksullukla yargılandığı bir ülkede, aşk değil; kira fişi kesiliyor gençliğe.”
Bir yüzük alamadığı için
Bir ömrü yalnız geçiren gençler ülkesi burası
Çeyiz sandığı değil, borç defteri açılıyor nişanlarda
Nikâh memurları tanıklık ediyor
Sadece aşka değil, yoksulluğa da
“Evlenirsek nerede kalacağız?”
Sorusunun cevabı bir kira kadar ağır
“Çocuk yaparsak nasıl bakarız?”
Korkusu, bebek beşiğini gölgede bırakır
Ne iş var, ne umut
Kuru fasulyeye zam gelmiş
Bir gülüş bile lükse girmiş artık
Sevgiyle geçinmek masal oldu
Çünkü aşk bile
Elektrik faturasına yeniliyor
Aileler dua değil, kefil arıyor
Yastık altındaki altınlar değil artık
Gençlerin altında kalan hayaller konuşuluyor
Ve bu gençlik,
Birbirine “seni seviyorum” derken bile
İçinden “ama…” ekliyor
Kiminin KPSS hayali,
Kiminin yurt dışında bulaşık suyu
Burada kalmak,
Bir direnişe dönüşmüş çoktan
Oysa bir zamanlar evlenmek
Bir hayalin kutlamasıydı
Şimdi bir lüksün gömülüşü oldu
Kınalar yakılmıyor artık
Parmaklar yanıyor sessizce
Bu şiir,
Ömür boyu “gelinlik” bekleyen kız çocuklarına
Düğün salonu değil, mahşer salonu açılan
Gençlerin şiiridir
Söz nişanı değil, sistemle boğuşan
Yüreği kırık bir neslin ağıtı
Kayıt Tarihi : 31.7.2025 04:59:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiir, evlenemeyen, hayal kuramayan, birlikte yaşlanmak yerine birlikte yoksullaşmaktan korkan bir gençliğin suskun çığlığıdır. Artık nişanlar mutluluğun değil; borcun, kaygının, endişenin başlangıcıdır. Gençler, yüzükten önce kredi notunu, aşk mektuplarından önce kira kontratını konuşmak zorunda bırakılıyor. Şiir, yalnız kalmak zorunda kalan onurlu bir kuşağın sistemle girdiği imkânsız bir mücadelenin tanıklığıdır. Artık evlilik bir masal değil, mezar taşına yazılmış bir “keşke”dir. Kınalar yanmıyor, umutlar sönüyor. Bu şiir, bir ömür boyunca sevdiğiyle mutlu olma hayali kuran ama sadece geçim derdiyle boğuşan gençlerin hikâyesidir.
TÜM YORUMLAR (1)