Ben evin ezilen çocuğuyum.
Diğerleri ağlarlar en ufak bir haksızlıkta.
Hemececik iner gözyaşından da kalabalık eller, boğum boğum.
Hiç hoşlamıyorum o kalabalıktan.
Akar da akar sokaklarından seller.
Bense tutuyorum zar zor,
Tutuyorum oldum olası.
Söylerler sözlerini öyle şarıl şarıl onlar.
Bense kupkuru bir kuyuyum, sustukça susuyorum böyle.
Hiç bekletilir mi bizim tontonlar?
Doldurulur ağızları acıktıkça ve kalkar ayağa ev ağrısıyla karınların.
Bazen varlığım sadece bir isim, hep bir şeyler diyesim,
Gelir gelir dönmez dilim, ya da aniden.
Kesiliverir sesim.
Biz evin ezilen çocukları.
İşçiler ve Kürt'ler,
Sıkanlar taşı, iyi insanlar ve mertler.
Diğerleri sadece ibaret kaba bir kalabalıktan.
Onlar acizler insaniyetten, düşünmekten ince.
Yeri gelince onurlular güya, namertten de namert oluverirler yeri gelince.
Bir çoban arar bulurlar koyunlar,
Kendilerini kurt zannederek,
Yaşar giderler bu çiftlikte.
Bu evin ezilen çocukları,
İyi yürekliler, temiz kalpliler.
Yaşar ölürsünüz kalmaya çalışarak çamurdan bir çöplükte pak.
Bu kaygan zemin, kendinden emin,
Hem geveze hem de ahmak.
Yaşar giderlersiniz alabildiğine kör ve alabildiğine kaypak.
İnsanların içinde.
Kayıt Tarihi : 20.5.2023 17:40:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!