EVİMİZ VE YAŞAM
Alt tarafı taş,üstü kerpiç duvar,
Çatısı mertek,pardı sonra da çam kabuğu
En üstte de toprak örtü.
Yağınca yağmur, kar
Akardı şıpır şıpır
Her yere konurdu tencere leğen.
Alt katımız mekanıydı
At,eşek,sığırların,
Avlusunda da bir sürü keçi,koyun.
Saray gelirdi bize evimiz;
Yağmaya başlayınca yağmur, kar
Yungu ile yuğardık hepimiz.
Penceresi yoktu
Işık,hava girsin.
Kandil,lamba yoktu
Geceleri aydınlık olsun.
Mum zaten çok sosyetikti,
Yeter ki ocağımızda çıra olsun.
Terzimiz anamızdı,
Dikerdi bize don,zıbın.
Berberimizde babamız
Yeter ki evimizde bir sındı olsun.
Aynamız da yoktu ki
Üstümüz başımız düzgün olsun.
Mama bilmezdi yeni doğan
Anasının ağzına koyduğu çiğnemi varken.
Su içerdik
Varsa,çamdan bardağımız
Yoksa testiyi dikerdik,
Su içinde kalırdı üstümüz,başımız.
Sofrada var mıydı?
Porselen tabak,demir kaşık.
Elden ele dolaşırdı,
Aynı tahta kaşık.
Ortada tunç tabak,toprak çanak
İçinde de bulgur aşı,tarnaaşı.
Bunlarda şart değildi
Acıktıkmı yeterki olsun
Bir yufka,birde acı soğan.
Dürümümüzü yapardık keyifle
Umurumuzda olmazdı
İçinde olmayışı acı biber çökelek.
Hele akşam ekmeği de yapıyorsa anamız
Saçtan düşenleri kapa kapa!
Hele bazlamaya döndüyse yufka,
İçine konurdu acı biber çökelek.
Kış günlerinde akşam olunca
Doluşurduk bir odaya
Kardeş,bacı ,ana, baba.
Halıyı mı arattı hiç
Altımızdaki hasır?
Isıtırdı ocaktaki alev,alev kütük.
Aydınlatırdı,ocağın bir kenarına dayanan çıra.
Uyku vakti gelince;
Beşikle ikiye ayrılırdı oda.
Beşiğin bir yanına ana,baba,
Öbür yanında bacı, gaga .
Döşeğimiz ottandı,
Yapağıdan yorgan.
Yastığımızda;
Eskiyen zıbından,dondan.
Sabah olunca herkese bir torba
İçine kuru soğan, birde yufka.
Her bir yere dağılırdık;
Kimimiz sığır güderdik
Kimimiz de
Keçi oğlak.
Görev alanlar görev başına,
Boşta kalanlar
Özbaşı kahvesine çoğaşlamaya.
Yaz gelirdi telaş ile,
Ekin biçerdik orak ile.
Harman yerine deste taşırdık
Kağnı,kızak ile.
Döğene koşunca öküzleri
Döne,döne bitirirdik
Harman döğmeyi.
Yaba,dirgen yapardık tınas,
Rüzgara tutarak savururduk
Ayırırdık samandan taneyi.
Karahöyük pazarında nohut satardık
Bir lastik papuç veya çizme alırdık.
Sevine,sevine dönerken köyümüze
Birer somun ,içinede helva!...
Hep yolumuzdu,
Kefeyaylası,manda tepesi,kalkımaç
Yelli belenden bakınca karşıya
Ertesi gün yapacağımız iş düşerdi aklımıza.
Hep böyle devam ederdi yaşama,
Bazende bir eşekle
Yatağan’a odun satmaya.
İnanılır mı acaba bunlar
Şimdi,bu zamandan bakılınca?
Anlatılanlar masal gelir gençlere
Tıpkı dedelerin bize anlattığı gibi.
Gerçeğiydi memleketimin,
Yüzyıllardan böyleydi
İnansak da inanmasak da!
R.EVŞEN
Kayıt Tarihi : 5.7.2018 15:42:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!