Evimin Önündeki Ağaçtan Sıkıldım

Aysegül Kaya
77

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Evimin Önündeki Ağaçtan Sıkıldım

..: çığlıklar boğuluyor kurtar beni ey yangın..
çocuk: çaresizlikten kurşun mu çekeceğim memleketime..

ürkekliği şah damarımı atardı
gözlerimi alırdı ötelerden
öte binalardan anlamıştım
sulanmış bu çocugun yüreği

çocuk: iki anhatarım var elimde
* birisi: bir kapının arkasındaki şairin mırıldanma inancıma an verişidir
ikincisi: kanım yeterli olmadığı için kan verebilecek kadar şiir yüreklidir bu ikinci anahtar

çocuk deva
m

yalvarıyorum ya işte şaşırmamam ile dankleşiyor bu kaygı
o günden beri ne hayalim olur ne toprak suyumu çeker
sadece yaptığı iş ses tüketir sessizlik dinlenir ardından
hafif hafif mutluluk kokar ve yine her şey bir intihara dönüşür
mutluluk dudaklarıma yapışırken en yakın dövmem yalan olur

bu şehir, bu mevsim gömüldükten sonra, susmuşumdur
o günden beri bildiğim kendimi
ne mor bilirim
ne de kendime değişik bir ruh kazanmış bilirim, daha fazlası gerçi olmadı
hani bittim zaten, yoruldum ya (..)
fal bakan teyze!

demli çayındanda almadım kusuruma bakma yanında oturan amcadan
midem bulanmıştı söylememiştim affet beni bunuda birak var ya
bu şehiri de hiç umursamamıştım hiç bu kadar umursamamıştım bu şehiri

türkiyenin denizi ağlardı
buraya kadar duyardım ardından bir alman ölürdü halen hatırlarım
sıkışırdım ara ara üşütürdüm
göz kırpan bir biseksuel erkekden kitaplar çalardım
hani o günden beri ne hayalim olur
ne de yapmış olduğum resimimin yanık kokusu gelir burnuma..
“ büyüdük ya” gördüğüm her lekeden atlarım artık -
avunurum ya yaşamayı denerim
depremin sonrasında yapılıyor ya
denemeye başlarım yarın
bu şehirin yollarına dikkat ederim...

arkamdan yapılmış evler yığılır kalır üstümde
hani bir akşamüstü yağmur yağar ya
balkon kapısını açık bırakırım
yaş girsin avuçlayabilirim belki diye
isyanlar ne demek ne ölüm
ne yaşam, ne binalar yıkıldı - onca masalar sırlar
ben öleyim rakı içildi tepe tepe yalan yok
kar yağsın saçlarıma, büküleyim, siyah söyleyeyim
silah çekin bileklerimin arasına
gözlerimi kapayayım
diken verin batırın iç kismıma yalan yok
ne kadınlar toplandı bizim caddeden
ne cingeneler bıçak dayadı ne çocuklar oynadı benimle
türkürmeyi öğrettim
birakın bir zamanlar zaman(lar) ı! ..

bıkmışım
çıkacağım bu candan
en çok sevdiğim “şu parkı” da götüreceğim yanımda,
bir ölebilsem hasretimden..

düşlerim hiç düşmemişti bu kadar
bak gayrı geriye döneceğim bu şehre
anında hortlaklarını salıveriyorlar üstüme
“şu parkın bünyesi bile farklı” diyorum
hızlıca kapanıyor tam bana uygun “şu parkım”
çıplak duyduğum her echo
sesler terkedenler üstüne
suskunum giderken kabullenmeliyim artık değil mi?

bu kent inmedikçe anahtarlar elimde kalacak
bu gece yine geç yatacağım
ama bu şehire söveceğim kul olması dileğimle..

martıların töreni başka
gözleri ise bu çocuğa benziyor
duvarlara sulanmış boya gibi çoğalıyor çoğalıyor
şehrin gölgesinde direnişi o kadar sert ki
tırnak ve elimizin arasındaki ter gibi

..: acıyorum bu çocuga
anasına avradına..


* bir şairin mırıldanmasına inanirim

02-06-2005

Aysegül Kaya
Kayıt Tarihi : 7.3.2007 23:05:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Birol Hepgüler
    Birol Hepgüler

    Çok güzel, usta işi dizeler. Su gibi akıp gidiyor, Tebrikler. Birol Hepgüler.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Aysegül Kaya