Evet, aynen öyle... sizsiniz siz bayım | üstelemiyorum...
..aksini de iddia etmiyorum...
Tabi ki bayım; siz öyle diyorsanız../..yanlış olması imkânsızdır... Zira en zeki sizsiniz burada (Belki de öyle sanıyorsunuz... Kim bilir?) J
Susmayın bayım, susmayın; söyleyin içinizden geçenleri, gözlerinizin anlattığını söyleyin bana. Göğsümün içerisinde bir yerlerde bir kuş gibi çırpınan yüreğim; söyleyin, izin verinizde salıyım – özgür bırakayım... Bana gördüklerinizi anlatın bayım; yeşili, göğün mavisini, güneşin sarısını nasıl gördüğünüzü söyleyin... Bende size gördüklerimi anlatayım bayım; hayallerin, düşlerin, karanlıkların rengini nasıl gördüğümü anlatıyım size, siz bilmezsinizdir... Sonra susarız, kaparız gözlerimizi beraber bayım ne dersiniz?
ÜçBeş satırlık cümleler için konuşuyorum bayım...
Bırakın dolaşsın arada bir elim ayağım birbirine, bırakında bakarken kendinden geçsin bakışlarım, gülüşlerim bir anlık sonsuz olsun...
Ben sizin gibi anlamam arabalardan – futboldan anlasam da neye yarar benim top peşinden koşan arkadaşlarım, araba meraklısı arkadaşlarım yok bayım. Ne arabanın kaportasından
nede ofsayttan anlarım...
Peki, siz bayım siz anlar mısınız oje sürmekten ya da anlar mısınız fal bakmaktan, kendinizi görebilir misiniz geçmişin veya geleceğin kolları arasında. Biliyorum inanması güç ama gerçeklerde olabilir belirli belirsiz telveler arasında...
Ya da durun bayım ben tahmin edeyim anlamazsınız değil mi. Benim sizin yaptığınız şeyleri anlamadığım gibi
Susun bayım susun; biliyorum, bende farkındayım bir şey söylemeyin... Kendimizi avuttuğumuzu söyleyeceksiniz ama bir düşünür müsünüz kim kendini avutmuyor – kandırmıyor ki...
Size bir şey söyleyebilir miyim bayım?
Kendi payıma hep susmaları alırdım, bu kez konuşmalar kaldı bana söylesem – anlatsam dinler misiniz bayım?
Ya da durun bayım size hayallerimi anlatayım, gördüğüm rüyaları. Biraz vaktiniz vardır umarım... Heybemde size sunacağım yıldızları – ayı – mehtabı da getireceğim izlemeyi seversinizdir diye umuyorum. Mesela benim sevdiklerimi sizde sever misiniz
yağmuru, papatyaları bilirsiniz belki? Çıkıp bakmışsınızdır zırhınızdan diye düşünüyorum.
Yoksa yanlış mı bayım?
...
Kararsız gözüyorsunuz. Emin değil misiniz kendinizden? Oysa insan kendi gibi olduğu gibi olmalı derdiniz, öyle olduğunuzu savunurdunuz... Ne değişti bayım söyler misiniz?
Neden bu susuşunuz? Bende mi susmalıyım..?
...
Kararımı değiştirdim bayım; siz susuyorsunuz bende susmalıyım. Hem zaten emin de değilsiniz kendinizden ama kendinize güveniyor gözüküyorsunuz o da yalan değil mi bayım? Ne cesaretiniz nede güveniniz var kendinize arada bir abukluğunuz tutuyor seslenir gibi oluyorsunuz (ya da ben öyle sanıyorum bir anlıkta olsa..) sonra birden vazgeçiyorsunuz...
Siz de benim gibi hayallerinizi – düşlerinizi gömenlerden misiniz? Sizde buz gibi bir bedende tutuyor musunuz onları, sonra şatafatlı bir cenaze töreniyle uğurluyor musunuz kendinizden? Gözyaşlarıyla bakamı kalıyorsunuz benim yaptıklarım gibi... Onları özleyebileceğinizi düşünüyor musunuz? Gördüğünüz rüyaları bir siz mi bilirsiniz bayım benim yaptığım gibi...
...
Soyunmayalım gerçeklere; bırakalım da üstü örtülü kalsın sessizliklerin.
Yanlış anlamayın bayım; kelimelerimle sevişmiyorum... Donuk bir ceset gibi morgda, gömüleceği günlerini bekliyorum en güzel hikâyelerimin.
-Nemi? Sormayın bayım sormayın.. Nasılsa unuttuğunuzda anlayacaksınız neyin eksikliği
ya da fazlalığı olduğunu hayatınızda. Benim için pek bir şey değişmez bayım üzülmeyin
Sizin kini merak ediyorum sadece... Gidişimde anlayacaksınız bu suskunlukları(mı)
Hayır, bayım hayır! Lütfen ısrar etmeyiniz... Size söylemek istediklerimi söylerse
bu çocuk yüreğim..
Neyse en iyisi boş verin bayım, içimde kalsın, tıpkı sizinde sustuklarınız gibidir haa..
Ne dersiniz bayım?
Siz yine kendinizi kandırın bayım, herkesin bizimde yaptığımız gibi, ben kelimelerimle,
sizse aşığı olduğunuz herşeyle ama içimde ki o duyguyu köreltmemelisiniz bayım
uğraşınız boşa bayım; benden söylemesi...
...
...
...
Günler geçse de takvim yapraklarında bir bir sayıyorum hikâyemi
ÜçBeş satırlar için susun bayım..!
Siz susun bayım; bırakın konuşmayı da benim satırlarım anlatsın...
...
Aklıma gelmişken..
Giderken ne bırakayım size, ne seversiniz bayım?
Yarım bırakılmış eski püskü bir masal mı yoksa karanlık hayallerimin maviye boyanmış
bir kısmını mı?
Sizce; size hangisi daha uygun bayım?
Ya da durun bir saniye düşünmeme izin verin bayım.
..
Buldum; herşeyin güzelini bırakacağım size....gideceğim, defolacağım buradan...
-Ne mi? Çok mu merak ediyorsunuz bayım?
Peki, o zaman söyleyeyim...
ÜçBeş günlük hatıralarımdan bırakacağım size seçip seçip en güzellerini koyacağım önünüze, sergiye dizilmiş bir yığın ama sayılı bir sürü hatıra...
Evet bayım...
Şimdi herşey siz yokken ki gibi, sizin istediğiniz, sizin suskunluklarınız gibi olsun
Beraberce susalım bayım
Sizde, bende...
...
Aman ha... Sakın kararınızı değiştireyim demeyin bayım. Zira kendinize ne kadar güvenir gözükseniz de aslında hiç güvenmiyorsunuz... Cesaretsizliğinizi takdir ediyorum bayım...
- ki ben cesaretli oldukça olmaya çalıştıkça kaybederim (Ee.. bilirim kendimi..)
Siz; mağlubiyeti başlamadan kabul etmişsiniz bayım ama bir türlü itiraf edemiyorsunuz ya kendinize ama korkmayın bayım gerçekler acı da olsa onlar büyütür bizleri..
Biliyorum güçlü gösteriyor, bedeniniz kendinizi ve övmeyi seviyorsunuz, bu yüzden itiraf edemiyorsunuz her büyük bedenin içinde küçük bir de yürek yatar bayım..unutmayın...
Yine bir mağlubiyete hazır mısınız bayım? Susuyorum...
Beraberce susalım bayım
Sizde, bende...
Merve KasapKayıt Tarihi : 28.8.2008 21:41:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!