Stephen Hawkins'e
Bilimin evrimine
Kurtulmak istiyorum bedenimden
Ama hayır istemiyorum
Gömülmek sessizliğe
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Şiiri büyük dikkatle okudum.Konunun yönünün ve sınırının saptanışındaki istenci çok iyi kavradımSorgulanan oluş'un ve kişinin bireysel koordinatlarıyla örtüşen derine seslenişi kavramakta asla zorlanmadım.Sınırları yıkan ve varoluşun ötesini zorlayan uğraşların bilim evrenindeki ilginçliklerini ''bir kişi'' nin yaşam savaşımlarıyla konulamak şiire apayrı bir misyon yüklemiş.Stephen Hawkins'in gerçekliği altüst edecek yeni yolculuğu bugün için fantastik olan durum ve dengelere ne gibi tepkiler getirceğini savlamak şimdilik olası değil.Ama taptaze bir gençliğin içinden kendi koşullarını hiçe sayarak sürdürülebilir bir zaman uzamında 65 yaş'a ulaşmak ve kendini ifade edebilmek doğaüstü bir
uğraş...Astrofizik alanında bilim evreninin bu mucize insanını yeniden anımsattığınğız için,apayrı bir sorunsalı duyguyla mayalayarak kalıcı kıldığınınız Sizi tebrik ediyorum.Esin düşünüş gücününüzün susmaması dileğiyle...
Başarılı şiir T e b r i k l e r i m l e..
global bir hayatın parçası isem ben..
neden görmezsem duymazsam bir parçamın koptuğunu ,acı hissetmem..
Zıt kutuplarda seyreden duyguların umutla ayağa kalışı; özlemlerin beyinde kendine yer edinişindeki inat ve varoluştaki dirilik.Ben böyle gördüm.Önemli olan şairin o anki psikolojsidir yine de.İmgeler aslında şairin yüreğindeki en gizemli kapıdır.Bunu hiçbir okuyucu açamadığı gibi bazen şair bile buna cesaret edemez nedense.Açılan hep görünürde olandır.Sizin için demiyorum tabii.Sadece bir görüş.Sevgiler...
Stephen Hawkins YADA ONA BENZER KENDILERINI ILME ADAMIS INSANLAR ILE ILGILI BELGESELLERE BAKIYORUM TÜRK TV KANALLARI BÖYLE SEYLERI NEDENSE SIK SIK GÖSTERMIYOR AMA YABANCI TV KANALLARI BELGESELLER OLARAK TAKIP EDIYORUM,TEKERLEKLI SANDALYEDE BIR ADAM VE O ADAMIN YERI CENNETIN BAS KÖSESIDIR BANA GÖRE!
Kurtulmak istiyorum bedenimden
Ama hayır istemiyorum
bedenimizi bize uymayan bir giysi olarak düşünmeye başlamışsak; olmak ya da olmamak, sorun bir şekilde çözülecek...ama her şeye rağmen yaşamla savaşabilmek gücünü bulabilmeli insan...Anlamlı ve bir o kadar da dokunaklı şiirinizi tebrik ederim..
herkes bir masalla kandirir kendisini..önemli olan masaldan cikip gercekle yüzlesmektir..siirinde gercegin yikiciligini ama yalanna karsi güzelliginide gördüm..ellerine saglik..:)
[[[[[[[[[tebrik ediyorum güzel anlaım doyasılık
Kaleminiz daim olsun]]]]]]]]]]]
tbrk,ederim bayan Nurten Aktaş
Rahim Recep Akdora gibi dr.Irfan Yilmaz gibi Abdullah Oral bey gibi Cemcemi Cem bey gibi saygin ve degerli kalemlerin yorumlarina katilmamak elde degil..cok güzel calisma ben bu siirde 'evhamli'yaninizi görüyorum ve meltem rüzgarlarinda ucusan hayatin güzellikleri sizin icinde var yasayin...sevgiler
Bu şiir ile ilgili 17 tane yorum bulunmakta