Eve Dönüş Şiiri - Duygu Günkut

Duygu Günkut
173

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Eve Dönüş

Burada geçti işte onaltı yılım, tüm hayatım...
Eflatun denizde, turuncu gölde akşam olurken,
Odamda oturup çıplak ağaç karaltılarını seyrettim
İçimde diken gibi büyüyen bir yalnızlık varken.
Ve ben buranın yazını yaşadım,
Kışını, ilkbaharını, sonbaharını.
Bir yokuş vardı, aşağısı kışken yukarısı bahar
Ve aşağıda yağmur yağarken, yukarıda çocuklar oynar.

Bir orman vardı, göğe karışır yeşili...
Ne zaman kenarından geçsem çürük yaprak kokar korku korku.
Bir yeşil ki gök kadar mavi
Ve deniz eflatunken gök turuncu,
Her ağacı ile benden uzakta dururdu.
Karşıdaki burunda ışıklar yanınca
Bilirdim ki, göldeki köprü daha bir eğri
Ve uzanmaz artık hiçbirşeye insanın elleri.

Çocuklar gider artık, bir gölgeleri kalır.
Parktaki sesleri hala uçurumda yankılanır.
Bir tren kaplar birden tüm gölün kıyısını,
Düdük çalarak selamlar parktaki gölge çocukları.
Artık ışık ışık Çekmece Gölü’nün ayna suları.
Nedense soğuğu bir başka oluyor buraların
Belki de soğuk değil, yalnızlık üşütüyor beni,
Bir de geçmişte kalmış birinin özlemi...

İşte böyle. Artık anlıyorsunuzdur beni.
Biliyorsunuzdur lavanta kokulu rüzgarların getirdiği
Burcu burcu kokan gençlik heveslerimi.
Herşeyi öğrendiniz. Bize götüreyim sizi şimdi de.
Her gelen otobüsün kapıları açılır burada. İnmelisiniz, son durak.
Evimiz güzel, hem de şehre çok uzak.
Burada geçti dediğim gibi çocukluğum.
Durağın karşısında, şu yeşil bahçe kapısının ardında.

Açın kapıyı girin içeri, haydi. Bilmenizi isterim ki
İçerde yalnız sevgi var, gül ve kedi.
Tertemiz çarşaflı bir yatak, bir kadın ve hep küçük kalacak o kız
Sizi kapıda karşılar küçük kızın oriyantal gözleri,
Bir de dedim ya, geçmişte kalmış birinin özlemi.
Ve o eksikliği hissettirir size, yediğiniz her akşam yemeği.

Çekinmeyin, haydi girin içeri. Gölgeler rahatsız etmesin sizi.
Onlar sadece birer hayal bana geri getiren geçmiş günleri.
Bütün gölgelerin biraz gariptir gözleri,
Geçmişten bakarlar çünkü bugüne gizli gizli.
Hayır, korkmayın dedim ya, onlar benim hayallerim.
Bizim çocuklar işte, çocukluk arkadaşlarım benim.

Şu ağlayan Cüneyt. Yanındaki Tansel. Aldırmayın, o hep güler böyle.
Ersun ve Özlem, birbirlerini seviyorlar. Hep evlenmeyi düşlerler...
Ve Sibel. Yine birşeyler anlatıyor Ayper’e.
Şu Gürcan olmalı. Oya ve Nil yanındakiler.
En çok şunu seviyorum, bakın: Adı Cengiz.
Onlar yokken burası çok sessiz, bilemezsiniz.

Sizi görmezler, siz onları görseniz de,
Evet, hep böyle gürültücüdürler.
Size aldırmazlar, siz onları sevseniz de.
Bakmayın bu hallerine, hepsi büyüdüler.
Şimdi hepsinin değişti bu çocukluk yüzleri.
Korktular kaçtılar işte. Hep bu rüzgar!
Öyle kalabalık ki lavanta kokuları ve çocukluk sesleriyle...
Haydi durmayalım, içeri girelim. Üşüyeceğiz biz de.

Çantanızı bırakın merdivenin başına
Bırakın ki, iki kere çıkarın eve gelmenin tadını
Daha sonra çantayı odaya çıkardığınızda.
Bahçeyi gördünüz, gülleri de. Her ikindi baharda
Biz çay içeriz o güllerle hanımellerinin altında
Ve kışın hep özleriz o durgun bahar havasını
Otururken sıcacık bir odada, sımsıkı kapalı kepenklerin ardında
Dinleriz kış rüzgarının ağaçlara anlattığını.

Sanırım hepsi bu. Okuldan çıkıp da yollara düştüğümde,
Evimiz canlanır gözlerimin önünde.
Geçmişten birşeyler takılı kalmıştır her köşesine.
Beni kapıda karşılar her eve dönüşümde,
Tertemiz çarşaflı bir yatak, bir kadın ve hep küçük kalacak o kız.
Sevgi, gül ve kedi.
Bir de geçmişte kalmış birinin özlemi...

Duygu Günkut
Kayıt Tarihi : 10.9.2002 18:00:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Duygu Günkut