Toplumlar ittifaklaşan yapılarla, teknoloji ve bilgi üreten toplumlara doğru adım adım gelişiyorlardı. Dünya'nın çeşitli yerlerinde, çeşitli seçeneklerin uygulanışı ile farklı gelişme yolları ile ama hepsi de mutlak toplumsal üretim ve tüketimi belirliyordu. Bu yollar onların yavaş veya hızlı, gelişmesini belirliyordu. Bu belirlenme gittikçe sönümleyen bir yol olabiliyordu. Ya da, o toplumu bir düzeyde tekerrürü salınırda bırakabiliyordu. Yaşam düzeyi tekerrürü olan gruplar, çok az ve yavaş olarak üst yapı kült evirilişi içinde oluyorlardı.
Bunların etkileşme, çatışma, karşılaşmaları genelde etnik savaş düzeyinde olup, çok az eviriliyorlardı. Teknolojik üretimli toplumlarla, bu tür daha çok da, sosyolojik baskı ile üretimi tüketimi belirleyen tekerrüriü topluluk kültleri arasında, uçurum vardı. Ama her ikisinin uygarlık alanları da çok farklı idi.
Bu, farklılık en çokta, daha çokta; sosyolojik halk yapının, toplum yapıyı düzenler oluşu ile yapılaşmalarıdır. Bu toplumlar ilk anların saman alevi parlaması dışında hemen hemen aynı düzey ve düzlemle kalıyorlardı.
Kızılderili ve Aborjinler, Pigmeler gibi sosyolojik toplumlar bunlardandı. Diğerleri de, yani sosyolojik etkimenin çok baskın ve yoğun olduğu aşamayı az da olsa evirilerek gelişmeyi başarmış toplumlardı. Gerek etnik yapılaşmanın ama daha çokta alttan alta, nesnel belirişle uygulamaya sapan yapılar da, gelişmeye müdahale eder sosyolojik baskılar az azda olsa kırılmalıydı.
İlerlemeci toplumlar, halksal, etnik, sosyolojik yapı hareketini; zaman zaman hafifletilen, hızlandırılan süreç kontrolü laikleştirmesi ile çok başarılı biçimde aşmıştır. Laikleşme bilinçli bir tutum olarak değil, ortaya çıkan durumun refleksim davrandırmasıydı. Her iki organik yapıda farklı uygarlığı içeren gelişmelerdi. Gelişme ve nicelenme, çok köklü birlikteliklerdir. Bir toplumda sürecin kendi dalgalanması kaos dalgalanma osilasyon alanlarının çokluğunu var eder. Ve osilasyon alanlarını öznel birikimle denetler oluşunuz, sizin doğaya hâkimiyetinizi meydana çıkarır. Bu ortaya çıkan durum, sizin toplumsal özgürlüğünüzdür.
Sonuçta etnik yapı, bir zamanların dar çevre sınırlılıklarının günümüze evirilen, giyim kuşam, anlayış gelenek görenek, töre, renksel tutumlama, haram helal yaklaşımlarını gibi biçimlemeleri totem kılan, tabulaşan yaklaşımlardan oluşan, aynılaşan bir girişim devinim yoğunlaşmasıdır.
İttifak toplumlar birkaç etnik yapı ile birleşirken daha işin başında bunların aykırılıkları ile cebelleşmişlerdir. İttifaklar, etnik totemlerin etrafında kümelenerek ayrı ayrı onayları ile sözleşmeler yapıldı. Zamanla kaynaşan birleşen totem anlayışlar tekleşmeye yol açan bir süreçle o toplumun aidiyet totemi oldu. Ortak totemin sıfatları etnik yapıların anlayışından aşama aşama payelenerek ortak kültü oluşturuyordu.
Yeni kült ile eski kült ittifak yapıyorsa, egemen toplum toteminin, aidi ile yeni dahil olacak aidiyetler, büyük toplum toteminin sağında ve solunda oturma ayin yapma düzenleri doğdu. Böylece totem koruyuculuğu kanadı altında ahitler pekişip mühür onayını alıyordu. Totemler artık ilahlaşacaklardı. M.Ö 2000'li yılara gelindiğinde kabile ve boy tanrıları tekleşen birleşen yapılarla Önce Marduk'un şahsiyetinde 50 sıfatla tekleşen bir yapı olacaktı. Buna yine yöneten ilahların güç birliği karar verecekti.
“”Kutsal Apsu’nun bağrında doğdu Marduk
Babası Ea yarattı onu
.
İhtişamı vermek için ona
Yüceltti ötekiler arasında onu
Üstün kıldı diğerlerinden
.
Gözleri dört tane idi.
Dört kulağı vardı.
....
Her şeyi birden görüyordu gözleri
.
Elli Korkuyu toplamıştı varlığında
. (Enuma Eliş'ten alıntıdır. Bay Kramer Tarih Sümer'de başlar)
Buralarda birleşip ittifaklaşan toplum gruplarını açık açık belirtmişler. İki ittifakı, her bir yöneticinin iki göz ve iki kulağı hesabı ile dört duyarlılıklı güç artması olarak gayet sarih biçimde, geçmişten gelen sözlü edebiyat anlatımını yazılı edebiyata çevirmişlerdir.
Bu ittifak birlik totem ve ilah anlayışlarının etnik yapılarla bir araya gelen tanrı panteonları var olacaktı. Bu panteon da, politeistlik süreç içinde kaçınılmaz olarak tekleşecekti. Gelişmenin ırası birleşen ayrışan doğumlardı. Kendi üretim, tüketim süreçlerini belirleyen, kült anlayışları, uluslaşan, imparatorluklar aşamasına da evirilecekti. Artık evirilen köleci yapılar tarih sahnesinde idi.
Totem anlayışında devrim yapan, köleci anlayışın yapılanıp tutunması, bu aşamada tarihi ilişkileniş üretim tüketim sürecinde, bir zorunluluktu. Toplumsal tedirginlikler artmış, totem anlayış bu yapı ile baş edemez olmuştu. Yer halkı, gök halkından ayrılmış, yerin adamları gök ehli ile göğün ehlide yer ehli ile evlenir olmuştular.
Artık yer ana (yerleşenler) ile gök (yukarılarda oturanlar adamları) evliliğinden, Titan soy tanrılar vardı. Tevrat'ta Nefilim denen yeni karışıp kaynaşan insanlar vardı. Bunlar totem soy görünüşlü sembollerle örneğin yukarı bölge (gök) koyun Ya da kurt veya kartal totemli tanrısı ile aşağının aslan Ya da boğası idi.
Süreci anlatan (kendisini insan olarak söyler diğerlerini onların totemi ile anarlardı.) . Toplum yönetim açısından olsun, totemli aidi temcililik olsun sosyolojik ahlak bakımından olsun insanları toplum temelinde birleştirir olmalıydı.
Birleşmeleri görülmez olan bir el durumundaki toplumsal zorunluluklardı. Ancak bu bilinç düzeyini sosyolojiden ayrılığı henüz bilinir bir durum değildi. Bu nedenle, bu birleşmeler de sosyal birlik aidiyet, daha baskın bir belirme idi. insanlar hep çiftleştiğinde, ikileşip ikizleştiğinden yeni ürün bu iki totemin birleşmesi tanımlı idi. Kartal başlı insan. Ya da insan başlı, aslan gövdeli simge. Ya da kartal kanatlı insan gibi birçok ritsel anlatımlardı. Tüm bunlar figürlü ayinle ilişkin anlatımlarla yontu biçiminde de meşru kılınıyordu.
Açıkçası olayı anlatan insan toplum, kendisi ile ittifak yapan kartal totemli toplum ile birleşmesinde ikizleşen, ikileşen yapılar ortaya çıkmıştı. Kartal başlı insanlar gibi.
Yeni bir güç, yeni etnik tecrübe ve toplumsal soyut emek güçleri birleşiyordu. Örneğin 50 etnik yapılı bir topluluk kendini bir insanın iki kolu olması ile birleşen güç olarak 100 kollu insanları simge edebiliyordu. Bir ejderha totemli yirmi etnik yapılaşan ittifaksa 40 kollu ejderha insanla ifade edilebiliyordu. Her şey somut ve yaşamın onlar için anlam konu edilip ifadeleri o anki ilişkilerin yorumlanması idi. Toplumlar değiştikçe köleci topluma kayıldıkça eski yapı anlatımları gündemden kalkıp zamanla unutulduğundan hurafe batıl bir anlatım sayılıyorlardı.
Ama bunun sosyal gen aktarım söylencesi ve kayıtlı anlatımları; inançlara, semavi dinlere, bambaşka öykülerle, örülerek ifade, edilip geçiriliyordu. Bu aktarım söylenceler ve kısıtlı yazılı kaynaklar, dinlere zaman içinde süre gelen daima bir meşru zemim olma keyfiyetini içermeyi sağlıyordu. Hem de ilişkileri anlaşılmayanları, ya batıl diye kaldırılıyor veya yeniye uyarlayarak sizden öncekilerine de... Diyerek uyarlıyordular. Ya da, kutsal bir sır diye şifre ediyorlardı. Bu, bir gerçekliğin, zamanla ilişkisi kalkmış olanın, çarpıtılması idi.
Günümüzde dahi bunları, Erik Von Daniken gibi kurnaz, zeki şahsiyetler, ilişkin yer bağını bilemedikleri için, tanrı çocuğu olma, dünyayı terk etmiş ileri bir uygarlığın gerideki nüveleri olma gibi bilim dışılıkları içeren anlatımlarını, bilim kurgu gibi pekâlâ öne sürebilmektedirler!
Sürecek 9
Bayram KayaKayıt Tarihi : 21.11.2009 02:15:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!