Bu, sosyolojinin (kişinin) : kendi davranışına bir ilişkinlik, bir kabul edilirlik çekimlenmesini temel dayanak noktası olarak referans kılmasıdır. Ve yine tutumunu etnik totem onayı alan meşrulaştırmasıdır. Toplumsal gelişemeyen subjektif yapı, objektif yapı gibi kendisine esas zeminleri benimser ve burada var oluşunu, biçimleyip şekillerdi.
Bu biçimleniş ve ortaya konuş, grubun (kişinin) kendisini anlatma eylemdir. Ve grupların kendilerini ifade etme sanal özgürlüğüdür. Bu bir dinamik gerçekliktir. Ama toplumsal yapıdan giderek kopacak, kişi kişi düzenlemesine kayacak sosyolojidir. Toplumlar halkın bu yapılarını vatandaşlık zemininde kesiştir ve uzlaştırır. Kamusal alanla halkı aktif kılar.
Vatandaşlık bir toplumsal yüküm iken, bir yanı ile de, toplumla halkı buluşturan, halksal yapıyı topluma, toplumsal yapıyı halka, nötr kılan bir baz görevi görür. Yani toplum etnik yapıyı görmez. Yani bu temelle yapılaşma ayrışma eğemenlikleşmeye gitmez. Bunun için vatandaşlık düzleminde çözümünü de üretir.
Toplumun vatandaşları, olay ve konuları kendi halksal zemininde anlar ve yorumlar ancak vatandaşlık ilkesinde bu anlama ve yorumlamalar, toplumsal güç biçiminde uzlaşırlar. Yani tabandaki yaşamla, tepeye doğru, yapı uzlaşır, jonksiyon ara birimle, taban yapı tepeye, toplumsal bir kültürel eğemenlik uzlaşısı, olarak çıkar.
Tepeden tabana da uzlaşı kademe kademe; jonksiyon düzeyi aşılınca, kişi aidi dünyasına doğru iner. Halk, sonuçta bireyinin aile efradıdır. Yine halk, bireyin, toplumdan aldığı,ürün payını burada tükettiği, alanıdır. Yine halk alan, bireyinin cinselliğinin gerçekleştiği aile vs. alandır. Kısaca toplumla çatışmayan, üretim zamanı dışındaki; birey- kişi; kişi-kişi yaşam biçimidir.
Toplumun ve halkın ayrı ayrı düzlemleri olan, asidik tepki girişimleri; bu baz (vatandaşlık) , kesişim alanının, bir birleşim yüzeyi, bir jonksiyon düzlemidir. Toplum burada kontrolünü yapar. Kontrolünü yapamayan toplum; halk davranış ve yaşayışlarını toplumlarına ilişkiler. Toplum yaşamını da, halka ilişkiler. Ki bu sapla samanın karıştırılması olur.
Etnik yapı, devir alınan totem kutsallıklarını kişiye, en az enerji harcatma düzeyi ile sosyal yapıya uyumlanmasının, yapılaştırıcısıdır. Ve eylemsellikleri, kişilerin, aitleşerek kendisini tarif etmesine zemin olur. Bu, bir çeşit toplumun bireyi, olamamanın halktaki görünümüdür.
Yani biyolojik ferdileşme, sosyal etkimelere, direnç koyarak açılımı, özgürleşmenin meşru temelini oluşturur. Bu süreç içinde, devir alınan yapılar, halksal düşünmenin zenginliği olur. Ama bu zenginlikler bir yandan da, toplumla çatışan yapıların da, çoğalmasıdır. Yani ortak çözüm paydalarını, yada çözümsüzlüklerini artıran yapıyı, oluşturabilmektedir.
Halkın etnik bileşenleri, kişi üretimini üç açıdan olumlar. 1- Etnik yapılar; ayrışan, çelişen, rakipleşen yapı ortaya koyarlar. Kişi açısından bu aidiyet saygılanması için bir çekici şevk veren motivasyondur.Buraların olumsuz olan itici süreçlerede dönüşeceği unutulmamalıdır.
2- Birinci alanın isteklendirici özelliği, kişinin aidiyetine bağlılığı, biyolojik beni içindir. Soyut bünyeleşmesini, güvenli kılma çabasıdır. Bu çaba, kişinin enerji tasarrufunu, en lineer (düz çizgisel) durumda tutmasının, kolaycılık ve avantasıdır. Kişi egosunu, dinginlik içinde tutar ve yine kişinin egosunu yararcılık ilkesi bağlamında tutması demektir. Bu da kişi ya da kişilerin geleneklere ve göreneğe, uymasının en temel nedenlerden birisini oluşturur.
3- Kişinin düşünme yetisi kişiye; bu iki alanda, bir önemsenirliğin ve bir yapabilirliğin meşru saygılanmasını algılatır. Bir gruba ait olma ve ego yararcılığı en az aktiviteyle davranır olma edimini, kişi bu iki yolla dışa vurur. Temel akış olan, devinim ve kararlı duruma varış (kararlı duruma varma; oluşun, kesikli, sınırlı ve sürekli oluşudur) bu yolla sağlanmış olur. Yada kişi, ruhunun sukun kılınışıdır. Yani kişinin kendisini, etkin olarak evrensel oluşuma katamayışı, burada kendisini ele verir. Yeni oluşlarla nicelenen yapı, nasıl davranılacağına açık olamayan belirmelerdir. Tedirginlik verir. Bu nedenledir ki, insanlar; bilinene yönelir. Yani sosyolojik süreçlerle kendilerine devredilen topluluk, grup tutumları, çok çekicidir.
Toplum, toplumca üretir. Halk, biyolojik ve öznel var kalışla, biyolojik varlığını süreçleyecek açılımlara yönelir. Toplumun üretim desteği ile şekilleyip yansıttığı farklı anlama çekeyleniş ve sanal gelişim alanında, halk var oluş olarak sürecektir. İnançlar (totem aidiyeti, eski yaşam ittifaklarının figürleşmesi vs.) burada, halk alanda, temel gibi durabilmektedir.
Halkın topluma etkimesi için etnik ritüel vs. girişimlerini, jonksiyonal düzlemde toplumsal yapıya farklı bir güç dalgası dönüşümü olarak eklemlenip, toplumun planlı belirişinde katkı birleşen bir kazanç güç, olarak çıkacaktır. Yani bu, sistemin çıktısı (gelişen dinamikleşen ileri süreçler) toplum yapısının üstyapı bileşeni, toplumsal etkinlik katkınlığı olacaktır.
Toplumun diğer jonksiyon kontrol alanı olan, halk etnitisesi, sistemin bir başka girdisidir. Bu, halk yapı ile, toplumumuzun üretim değerleri girdisi birleşip, toplumun insan yapısını, yani organik yapısını birleşen yapı olarak; topluma erekli yapılaşan üst yapı yansıması olarak, toplumsal sistemin çıktısıni verir.
Toplumsal sistemin çıktısı, sistemin halk başlangıç düzlemine ve, toplumun işleyiş üniter sistemine, geri jonksiyon kontrolü olarak, referans kontrolü olarak verir ve sistem böylece düzeltme kontrollü denetlenir. Aksi halde sistem, kazanç Ya da kayıplarını bilemezdi.
Halk ve toplum bileşenlerine geri beslenen son üretim, sistemin son kazancı, halksal ve toplumsal çıktı dalgalanması toplamıdır. Ve bu toplamsal dalga daima, iki bileşenin her birinden büyük ve bunların toplamından, birazıcık; fark tam sayı olmayacak denli büyüktür.
Halk bu geri dönen, geri besleme dalga içinde, kendi modlarını, anlama yararlanmalarını bulup çözümleyecektir. Yani geri besleme halk gruplarına, halk etnitelerine ayrışır ve tek tek işlenirdir, çözülürdür. Buradaki halkın kendisinin topluma verdiği 1 birimlik bir dalga katkıdaki, 1.00001'lik gibi bir fark kazanç, görülüp benimsenecek. Bu, halkın topluma sahip olma, topluma ait olma bilincidir.
Halk üretiminin daha çoğu soyuttur. Bu nedenle toplum üretimi halk üretim çıktısından büyüktür. Bir birim halk çıktısını 1,001 gibi görmek olasıdır. Sistem çıktısı, yani toplam kazanç=2,00101 gibi bileşen dalgalanma olacaktır. Toplum bileşeni daha çok somut, amortisman ve nesnel içlemli, kendini üreten yapılarıda içerir.
Toplumumuz, insanların manevi üretimlerini, maddi yaşantılarını üretiş olarak, toplumsalık sıfatı kazandırıp, topluma ait kılabilmiştir. Bu bir keyfiyetin var oluşu değil bir zorunluluğun yansımasıdır.
Toplum aile yaşantısını tam olaraktan toplumlaştırmamıştır. Ama toplumsal oluştanda, tam kopuk değildir. Nede tam bir toplumsal işlevle ve iş koyuşla, ortaya koyamayan bir halksal yapılanıştır. Bir ucu ile toplumsal olabilmekte iken bir ucu ile ve çok zaman yaşam süreçleri toplumsal beliriş olmayan grup ve topluluk yaşantılaşmasıdır aile. Bu alanda soyut somut yaşantılaşması bir içincilik yaşantılaşmasıdır. Toplumsuz var olamaz, toplumun biyolojik birey ve öznel değer türeyimin bir kısmı buradan çıkar.
Buradaki yaşantılaşış ve yaşantı dizgelenmesi, gelenek, görenek içindir. Grup ve topluluk birliklerine kabul edilirlik aidiyeti içindir. İnanç birlikleri düzenlemek içindir. İşte etnitise gibi kimlik tanımlarının ortaya çıktığı soyut somut kültür yansıma ve yansıtılış bu alanların belirim içinliğindedir. Buralar somut liderlikten ziyade soyut giydirilmiş, yeniden yeniden düzenlenmiş, ters yüz edilmiş manevi kimlikler etrafında düzenlenmiştirler.
Buradan bakınca etnik yapı, geçmişten güne karışıp kaynaşan tüm davranış ve inançlarını, eskiden beri devir aldığı sürekli olan, doğduğu kesintisiz bir yapı içinde, düşünme mantık yapısını, mantıklılığı sağlayan, bu düzlemde bakınca hurafe gibi algılanan, ancak bir zamanların en temel yapı biçimlenişinin süren, kısmen yeniye uydurulan yansımalarıdır.
Bu biçimlenişler, bileşen dalgalanmalar; halkın bileşen dalgaları olarak, eski biçimlenişin halksal ritüeli, semboller edilmiş, yasaları olarak okunabilir. Bu yasalar bileşenlerine rahat ayrılabilirdir. İnançlaşmış olan bu tutumlar; geçmiş izafiliğiyle, günümüzdeki kişileşmelere ve somutluklara aksetmiştir. Süreç içinde elenmiş, dönüşmüş bileşenlerdir.
Sürecek
Bayram KayaKayıt Tarihi : 12.1.2009 11:15:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Bayram Kaya](https://www.antoloji.com/i/siir/2009/01/12/etnik-yapilasma-halk-ve-toplum-02.jpg)
TÜM YORUMLAR (1)