Yokluğunla yok olmadı bu gönül
Ben yine ilk göz göze geldiimiz
El ele tutuştuğumuz
“Seviyorum seni” diye çığlıklar attığımız
Alnımdaki kalın çizgilerde
Yanan yıkılan harabe gönlümde
Ağaran saçlarımın her telinde
Senin emeğin var!
Sen varken ıhlamur ağaçları yoktu bu şehirde
Ben sana “gülüm” derdim
Sense sarmaşık gülleri gibi
Kollarını boynuma dolardın…
Başını göğsüme koyduğunda
Yüreğimde fırtınalar koparırdın…
Gün ağırken veda etmeliyim
Bu merhametsiz...
Bu yüreksiz dünyaya...
Gün ortası şart değil
Sessizliği de alırız aramıza
Oturur!
Tek kelime etmeden
Saatlerce dertleşiriz...
Bir hüzün kuşatmasıdır bu
Nedenini bilmem çoğu zaman
Ne kimseye kırgın
Ne hayal kırıklığına uğramış
Ne de imkânsız aşklara mahkûmum…
Ödemiş günü uğurlamaya hazırlanıyor
Bir kadın yasemen çiçeğine uzanıyor
Alabildiğine özgür…
Alabildiğine fütursuz…
Hafiften eteği sıyrılıyor
Çıkarın o kefeni!
Benim cesedim olsun
Özgür olmalı...
Elimi kolumu bağlamayın!
Ne sıkın ne de sarmalayın!
Kaldırın o tahtaları üzerimden!
Bir çocuk daha doğuyor
Çığlık çığlığa
Haykırdım.
"Doğma! "diye
Kim duydu?
Kim dinledi?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!