Sen geldiğinde kurulurdu kanatlı orkestralar.
Ve sen geldiğinde, kalmazdı evde ekmek kırıntıları.
Çalarken kulaklarımızda kırlangıç semfonisi.
Hem hayvanları severdik, hem birbirimizi.
Kan revan içinde üstümüz,
Başımızda miğfer.
Elimizde bilenmemiş süngü.
Toplu tüfekli savaşın ortasında;
Silahlarla değil,
Çiçeklerle fotoğraf çektirenlerden olalım.
Gözlerinin renginde mi keramet
Yoksa bakışlarında mı bilmem
Medusayı dondurduğunu
Basiliski öldürdüğünü
Gördüm ben
Sevmezdik aydınlığı
sevmezdik seninle ışığı
sevmezdik sarıyı
Nefret ederdik güneşten
Beklemezdik şafağı
Baharın gelişi
Ölmeyi düşünmediğimiz güzel günler
Hayat fışkırıyor taştan topraktan
Kaçıncıya görüyorum bu ağacın çiçeklendiğini
Ve kaçıncıya okuyorum gazetelerde idam haberlerini
Becerebilsem tutardım pervanesinden
Bira şişesine işeyen orosbular,
Leşine sineklerin bile konmadığı insanlar,
Bende sizin kadar günahkarım.
Rahibelerde bira içiyor,
Onlarda günahkar, bakire günahkarlar.
Biz hamakta sallanırken
Örümcek gördü
Ağ ördü dişisine.
Sonra bütün örümcekler örmeyi öğrendi;
En güzel ören,
En güzel kadınlarla birlikte oldu.
Bütün yeşillikler gözlerinde toplanmış,
Artık ağaçlar bile siyah beyaz.
Gecenin ayazı üşütmüş seni
Üzerinde şal, inadına balkondasın
Karanlığa karışmış siyah saçlarının altında
Seni üşüten gece
Benide üşütsün diye bekliyorum
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!