Belleğin Sessiz Yangını: Ruhun Silinmeye Direnişi
Zihnin karlı dağlarında bir erime başlar,
Her hatıra, bir buzul parçası kopar içinden,
Ve dingin göle düşerken bir damla gibi,
Sessizce dağılır, usulca yok olur.
Bu bir yangındır aslında, soğuk ve amansız,
Alevleri değil de, varlığı yakar.
Joel, kendi benliğinin harabelerinde dolaşır,
Her silinen anı, bir organının kaybı gibidir.
Clementine’in sesi, bir radyo frekansından
Ansızın kesilir. Sadece bir cızırtı kalır.
Sonra o da gider. Ve geriye,
İsmi konulamaz bir ağırlık, bir hiçlik.
Ama ruh öyle bir şey ki,
En derinde, en kuytuda, en karanlıkta,
Bir çekirdek saklar. Silinmeye, yok edilmeye karşı
Dirençle bezenmiş, ateşe suya dayanıklı.
O çekirdek, “aşk”tır.
Prosedürler onu silemez.
Cihazlar onu yok edemez.
O, sadece uykuya yatabilir.
Ve bir gün, bir koku, bir renk, bir dokunuş,
Onu yeniden uyandırır.
Tıpkı kışın donan toprağın,
İlkbahar güneşiyle canlanması gibi.
Bu yüzden, ey zalim bellek silici,
Boşa uğraşıyorsun.
Sen sadece yaprakları dökersin,
Kökü asla öldüremezsin.
Joel ağlar. Ama gözyaşları,
Artık acıdan değil, şaşkınlıktandır.
Neden hüzünlendiğini bilemez,
Çünkü sebebi silinmiştir.
Ama ruhu, o büyük yalancı,
Sebebi bilmeden sonucu yaşar.
Sonunda anlarız ki:
Unutmak, en büyük yanılgıdır.
Aslolan, hatırlamak ve affetmektir.
Ya da hatırlayamıyorsan,
Hissettiklerine güvenmektir.
Çünkü ruh, asla yalan söylemez.
O, her şeyi kaydeder.
Ve bir gün mutlaka,
Kayıtları sana geri oynatır.
Kayıt Tarihi : 20.8.2025 11:10:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
2004 yapımı Eternal Sunshine Of The Spotless Mind filminden esinleniyorum.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!