Clementine'nin Unutulmuş Aynalardaki Yansıması
Tozlu bir aynanın önünde durdu Clementine.
Yüzüne baktı, ama göremediği bir şey vardı orada.
Gözlerinin derinliğinde, silinmiş bir resmin izi,
Joel’in bakışlarında kaybolmuş bir cevap.
Unutulmuştu, evet.
Hafızasından kazınmıştı tüm anılar.
Ama ruhu, bedeninden daha derin bir yerde,
Her dokunuşu, her kahkahayı, her kavgayı saklıyordu.
Bir gün, bir rüzgâr esti içinden.
Belki bir kokudu, belki bir melodi.
Yağmur kokusuyla karışık bir sigara dumanı,
Ya da sahilde çalan eski bir şarkı.
Ve o an, bir şimşek çaktı.
Gözleri doldu, sebepsizce.
Kalbi, hiç tanımadığı bir acıyla sıkıştı.
Bu, hafızanın değil, ruhun isyanıydı.
"Ben buradayım," diye haykırıyordu içinden.
"Beni silemezsiniz."
Sonra bir yüz belirdi aklında.
Joel.
İsmini bile hatırlamıyordu, ama o bakışları,
O güvensiz, kırgın, ama bir o kadar da tanıdık bakışları,
İçini ürpertiyordu.
Bir mum yakıldı ruhunun karanlık odasında.
Işığı titrek ve zayıftı, ama asla sönmedi.
Her hatırlama çabası, o mumu biraz daha güçlendirdi.
Her acı, alevine bir yeni odun attı.
Ve Clementine anladı ki,
Aslolan hatırlamak değil, hissedebilmekti.
Sevgi, hafızanın değil, kalbin dilinde yazılıydı.
Ve o dil asla unutmuyordu.
O, Joel’i değil, kendini arıyordu aslında.
O unutulmuş aynalarda, kendi yansımasını bulmaya çalışıyordu.
Ve sonunda buldu da.
O ayna, Joel’in ona baktığı gözlerdi.
O ayna, onu hiç unutmayan ruhunun ta kendisiydi.
Uyanışı, bir çiçeğin açması gibi oldu.
Sessiz, derinden ve kaçınılmaz.
Çünkü aşk, unutulmaz.
Sadece uykuya dalar.
Ve bir gün mutlaka uyanır.
Kayıt Tarihi : 20.8.2025 10:28:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
2004 yapımı Eternal Sunshine Of The Spotless Mind yani Lekesiz Aklın Sonsuz Günışığında filminden esinleniyorum.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!