Ruhum sesini duyduğunda,
Şimşek gibi fırlıyor yerinden.
Yetim çocuklar gibi, sana koşuyor.
Kalbinin duvarlarına çarpıp, çarpıp düşüyor.
Hayallerim kanıyor, yüreğim inciniyor.
Sevinçlerim bir, bir dökülüyor, gözlerimden.
Bir bilsen, kokuna ne kadar aç olduğumu.
Dinle sevdiğim, bu ayrılık saatidir.
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
Devamını Oku
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
işte türk şiirinin düştüğü küçük durum...bilinçsiz okur...marseille rumuzlu arkadaşımızın yorumu...cümleye dikkat lütfen; eleştirenleri kınıyorum...gülsek mi ağlasak mı...ya şairinde şiirinde isteyeceği ilk şey eleştiri olmalı...veysel bey sayfanızda görüntü kirliliğine neden olduğumuz için özür dilerim...
parçalı rumuzuyla şiire yorumda bulunan Yaşar Kılıç hocamızın yorumunu hiç gerçekçi bulmadım....veysel beyin şiirini beğenmeyenlerin şiirlerine baktığını ifade ediyor ben hiç inandırıcı bulmadım kusura bakamayın Yaşar hocam....şiire yaptığınız yorumdan sizinde bu şiiri beğenmediğiniz çok belli oluyor...kendinizi ele vermişsiniz...yaşınız itibariyle sosyal içerikli şiirleri sizin yazmanız daha uygun düşer kanaatindeyim...bu konuda biz gençlerden daha çok öncelik siz hocalarımızın olmalı yanılıyor muyum acaba...veysel beyin şiiri kötü denmeyecek bir şiir ama iyi de değil....benim buraya daha çok yazmak istediğim şey şiirlere yapılan yorumlar hakkında....sizce şiire yapılan gerçekci olmayan riyakar yorumlar şiire şaire ne gibi bir fayda sağlayabilir...antolojide adet bellidir iyi şiir kötü şiir ne olursa olsun her zaman kendini beğendirecek birilerini bulur...sizce şiirlere yapılan yorumlarda iyi şiir yazanlara haksızlık yapılmıyor mu...ya da en iyisi hep beraber bir araya gelip kötü şiir yazanlar cemiyetini oluşturalım...ne de olsa tebrik alırız en kötüsünü yazsak bile...hadi hep beraber kötü şiir yazmaya...hürmetlerimi iletiyorum Yaşar Kılıç hocaya...
veysel tekye
günün şiiri ile seni kutlarım kardeşim bir iki degişiklik
ile daha güzel olur du kanısına vardım ginede güzel şiir
senin şiirini eleş tirenleri okudum ne kadar hatalı
şiir yazmışlar bilemesin kargaya yavrusu şahin misali
eleştiri olacak tabiki olmalıda yeterki onur kırıcı
aşağılayıcı olmasın ben seni kutluyorum devam kardeşim
birde şairlerden çok ricam var dostlarım aşk aşk aşk
ya allah aşkına sayfalar aşkla dolmuş
sizde başka söz bulunmazmı
aşk biter aşık gider şairi büyük yapan sosyal içerikli
şirler degilmi yanlışım varsa lütfen eleştirin ben aşk
şiirine samimi söylüyorum deger vermem nedeni
yıllardır aynı kelime oyunu gibi tekrar lanıp duruyor
şunuda çok iyi biliyorumki aşkı belirli kitleye bir zaman
okutursun ya diger kitle inanın bana ben aşk şiiri
okuduğum zaman evdekiler benden utanırdılar çünkü
yaşımız ilerledimi aşk bazılarımıza yakışmıyor
özür dilerim bu benim görüşüm kimseye sözüm yok
bana ait bir sıkıntı bu
şiirde zeka ararım her zaman...kendimi çok zorladım ama beğenemedim bu şiiri...emeğe saygılar...tebrik ederim...
’’Gerçek iki kişiye muhtaçtır,
Biri onu anlatır biri de onu anlar
‘’Gibran Halil Gibran’’
Gerçek ve Aşk iki kişiye muhtaçtır,
Biri onu anlatır biri de onu anlar
Ama GERÇEK AŞK hem anlatır hem de anlar.
’’Behruz Dijurian’’
……………..
’’Özü kasırga olan şiirde, her imge bir tufan yaratmalıdır’’
Louis Aragon
Bir demet merhaba ile,
Daha önce de kısaca belirttiğim gibi günün şiirine bir yorumum yok, arkadaşa hayatındaki diger alanlarda başarılar diliyorum.
Ama şiire dair önceki yazılarıma ek olarak kısa bir yorumum daha olacaktır…
Bırakın Aragon’un kasırgasını biz tufana ve hatta yele bile razı olmaya çalışırken, en sonunda gönlümüzü günün şiiri ile değil de günün gününde olan yağmurlarla ve rüzgarlarla avutmak zorunda kaldık…
Yeniden tekrar değerli zamanınızı alıp ’’şiir’’ nedir ‘’na şiir’’ nedir muhabbetine dönmeyeceğim, merak edenler varsa lütfen daha önce bir iki uzun yorumumda ucuna dokundum arkası yarın sevda gibi derin ve uzun bu konuya şiirlere yorumlarda bulabilirler, O halde bugün fırsat bu fırsat deyip bu hengameler içerisinde yüksek müsaidenizi alarak arzlarımı biraz daha eklemek istedim.
Bin tabi ki bir şiirin altında sadece maşallah ve inşallah yazmak, veya içeriğine bakmadan şayet duayenlerdense hemen taktir etmek ve değilse, ve sahibini tanınmıyorsak ama sağlam ve sıkıysa ve gerçekten değeri hak ediyorsa yapabileceğimiz en az şeyi yani taktir edilmeyi ondan esirgemek en kolay şeydir. .ya da tersini yapmaya kalkıştığınızda tepkileri bilemeyeceğiz .. o zaman da sormazlar mı adama o sakızını ağzımızdan hiç düşürmediğimiz şairane sorumluluğumuz nerede kalmıştır diye !
Şiirimiz yıllarca ve asırlarca fabrikasyon civcivleri gibi aynı boyda ve boyada, kiralanmış, yurtdışından ithal edilmiş, cafcaflı, patlamış mısır taneleri gibi boş ve şiş kelimeler- imgeler ve de içeriklerle, amacına sadık kalmayan ve neye sebebiyet verebileceğine düşünmeden ve aldırmadan yalancı ve riyakarcı, yare, güle ve bülbüle, iki yüzlü aşkımız gibi aslı astarı olmayan yakınmalara ve yalvarmalarına hatta politikalara ve politikacılara alet olan ve eden sorumsuz geçmiş bazı şiirimiz ve şairimiz nerdeyse bu bölgenin edebiyatına ve şiirine değil bir katkıda bulunmak sadece tekrar-i mükerrerden başka bir şey yapmadan asılar boyunca bu değerli dilin ve şiirinin gelişmesine engel oluşturarak kör ve kısır kalmasına izin verip seyirci kalmışlardır.
Ve Aziz ustad Nesin’imiz ortaya çıkıp ‘’Kral çıplaktır’’ dediğinde ve 4 kişiden 5 kişinin şair olduğunu ve benzer saptamalar yapınca da değil onuncu köyden, nerdeyse her köyden kovduk ve kovdurduk rahmetliyi..(hatırlıyorum İran’da okulda Türk edebiyatı ile daha yeni aşina olduğumuzda onun değerli hikayeleri ile tanışmıştık ilk, ve tabi ki daha sonraları da bu değerli ülkenin sanatçılarından Nazım’lar ve benzerleri dikkatimizi bu edebiyatın güçlü kalemlerine çektiler)..ve şimdi bu düşündürücü oran yetmiyormuş gibi, bir de bendeniz gibi İranlı şairiniz olmuş Maşaallah..:))) !
Acaba günümüzün şairi ve şiiri bu konuda kendini ne kadar sorumlu sayar veya en azından hisseder, bu da ciddi derin ve uzun bir mebhes ve konudur ve tartışılabilir elbet ki, ve bu durumda en azından hepsi için demek istemesek de bir kısmının kendi ve şiiri için düşündürücü örnekler verebiliriz;
Güneşi yutmuş Nazım Hikmet hücre ve hapis şartlarında iyi ki bir ’’cigara’’sını yakmaya kalkıştı, ondan sonra ne kadar şair varsa şiirlerinde sersem, sahte ve sudan duygularıyla birer cigara ! yakmaya başladı - hem de bazen abartmasam utanmadan Tarabya ve Bebek hotel ve sahillerinde ve Boğaz’ın yeli ikiyüzlü yüzlerine vururken, kim bilir belki de ekspersso ve nescafelerini yudumlarken demeli çay diye söz ettiler. ! ( kastım kimseye saygısızlık etmek değildir ki gördüğünüz gibi ben bütün geçmişin ve günün (buradakiler ve dünyadakiler) gerçek değerlerine her zaman saygı ile anmışım, saygım vardır ve olacaktır da…ki aralarında değerli istisnalar da vardır elbette ki)
Veya iyi ki bir martı uçtu Necip Fazıl’ın veya Özdemir’in Üsküdar’ından, ondan sonra sevgili şairlerimiz sürüyle martılar uçuşturdular şiirlerden ( ki aslında biraz dikkatle bakıldığında martılar öyle aham şaham duygu kuşları değildir- lütfen gözlerine dikkatle bakınız isterseniz) ve şiirlerimizin mevsimlerini yeknesaklığa ve yalnızlığa sürdürüp mahkum ettiler. Ve dolaysıyla sonuç da günümüzün şiiri kopuk ve kahırlı öz diyarından uzak düşmüş yanlış kalemde, elde ve dilde gerçek sahiplerini kaybetmiştir, ve sonucu da en az bir şekilde günümüz şiir örneğinde olduğu gibi bir genç kardeşimizin ve ısrarla onun şiirini recm ve linç olmaktan kurtarmak isteyen destekleyicilerine üzülerek yansıtılmıştır (ki kanımca değil bu kardeşimizi aslında şiir ve amacı bir daha hatırlanıp gözden geçirmelidir) o halde bu gibi şiirler ve benzerleri sari bir hastalık gibi esefle her köşede veya he şahit olduğumuz dörtnal giden ve terkilerinde kimseyi almak istemeyen sevgili meşhur tv ve medya şairlerin ! köşelerinde görebiliriz ve bu örnekler ve gaflar tekrarlanırsa şayet, ne ekersen onu biçersinden yola çıkarak bizim ve gerçek şair için hiç de şaşırtıcı olmamalıdır, ...(. Elbette ki iyi ve sahih örnekler haricinde….!)
Tabi bu örnek sadece Türk şiirinde gözükmemektedir, bu aynı anda dünyaca tanınan İran şiirinde de rastlanıyor, bazı şiirlerini Türkçeye kazandırmaya çalıştığım merhum şaire aziz Fruğ ( Forough Farroukhzad) bir şiirinde söyle der:
’’Ellerimi bahçede ekiyorum, yeşilleneceğim – biliyorum- biliyorum ve kuşlar mürekkepli ellerimde yuva yapacaklar’’
ve Nobel edebiyat ödül adayı gösterilen, İranlı şair merhum büyük Ahmad Şamlu’nun dediği gibi ondan sonra herkes eline bir kürek alarak bahçenin canını kıymaya çalıştı..Bir elini ekti, bir kolunu, biri kafasını ve biri de gözünü ve kaşını…!
Bu örneklerin benzerleri Türk şiirinde de o kadar çoktur ki ; Nerdeyse herkesin bir ‘’eylül’’ ayı şiiri vardır cebinde ve hatırasında...Yok göz benzetmelermiş - biri Ak denize benzetiyor biri Kara denize, biri çöle biri de göle..ve biri de bilmem neye… evet söz uzun ve zaman da kısa, haddimize ve amacımız kimseyi incitmek değildir, ki daha öncede arz ettiğim gibi eleştiri değil tek boyutlu, acımasız, kasıtlı ve eksik, ama adil, bilgili, sahih ve samimi ve daha da önemlisi öneri getirici ve çözüm arayıcı çerçevesi içinde olmalıdır.
…Tabi kendime bir iğne batırarak yazdıklarımın ilaç ve sakinleştirici mahiyetinde değil bendeniz de tabip değilim farkındalığını taşıyarak ama umuyor ve inanıyorum ki en azından sorumlu bir tabip gibi amacının hastalığı tam teşhis edebilmek ve kutsal iyileşme ve güzelleşme amacına hizmet etmek ve daha önceki bütün dünyadaki değerler ve sorumlular gibi insanlığın ve insanın tekamül yoluna doğru giderken aydınlığa ve dolaysıyla mutluluğa erişmesi için ışık tutmaktır, ki gece kapalı ışıkların birbirini görmelerini engeller ve bu yıldızdır ki gecenin göbeğinde ‘’’YAŞASIN IŞIK’’ der..
Değerli bayanlar ve beyler biz bakkal değiliz ki insanlara küflenmiş mercimek satalım..madam ki ismimiz şairse ve bu kutsal takı hak etmek istiyorsak bu işin tam hakkını vermek zorundayız..Ola ki Türk şiiri ve dolaysıyla şiir hepimizin desteği ile biraz omuzlarından tutulup silkelenip sersem ve sarhoş halinden kendine gelsin ve dolaysıyla rengarenk ve kendine özgü ışığı sınırları aşarak ( ki ben nacizane şiirlerimle ve çevirilerimle bu konuda ve bu dile ve şairinin şiirinin başka dillerde de tanınmasında elimden geleni yaptım, yapıyorum ve yapacağım da ) değişik diyarlara yansısın ki unutmayalım ki dünya gelişmesi ve güzelleşmesi için sanatçısı ve sorumluluğun farkında olan gerçek şairlere ihtiyacı vardır.
Ama bütün bunlara rağmen değil şiirde belki aslında her konuda, hala bazı duayenlerimiz dahil ( burada ve dünyada) olmak üzere güncel sanatçı ve ünlemli şairlere sırf şöhretler diye ilgisizliğimiz ve bilgisizliğimizden kaynak alan ve tarih boyunca alışıla gelmiş ama göz ardı edilmiş bir vurdum duymazlık ve umursamazlıkla her önümüze geleni alkışa tutuyor ve değere vermeye hak görüyorsak veya tam tersini hak edene en az şey yani taktir sunamıyorsak bu da sonsuza dek yeknesaklığımızı, yalnızlığımızı, bilgisizliğimizi ve bencilliğimiz yaşamak istediğimizdendir. Nereli ve nerde olsak da tarih ve Tanrı bize affetmez – biliyorum,
saygılarımı arz ediyorum.
Hamedan- İstanbul yolunun en küçük şairi
Behruz Dijurian
Eteklerinde göçebe yaşıyorum.
bu bile ne çok şey anlattı aslında
sevgılı arkadasım anlatımın ve duygu yogunlugunu dızelerıne muhtesem yansıtmısın .Basarılarının devamını dılerım
Sevgili Hazan Yeli,bende yeni üyeyim,sizin mantığınıza göre yeni üyelerin birşeyler yazması suç galiba.Yeni gelenlere 'nick' gözüyle bakmayın artık.
Kalemine ve gönlüne sağlık veysel kardeş.
Teprikler harika bir şiirdi ve hak etdiği yeri de buldu şunuda söylemeden edemiyeceğim:KISKANANLAR ÇATLASIN KISKANANLAR ÇATLASIN : kendinizi şair sanneden arkadaşlara bu kadar bencil olmanıza ne gerek var biriz da başkasın emeğine saygı gösterseniz ne karbedersiniz. Çalışın sizinde olsun
Bu konuda bir sorumluluğum ve yetkim ayrıca kimseyle sorunum yok efendi . Şiiri beğenmiyorsanız onu eleştirin. Kurul seçmedim diyorsa onu eleştirmek anlamsız olur.
Eğer aldıysa, yirmi nick alması kendi egosu ile alakalıdır . Ne yönetimi ne de kurulu bağlamaz.
Herkes diyor ki binlerce kişiye hitap eden şiirleri seçerken dikkatli olun . Aynı kişiler kendi yazdıkalrı cümlelerde ki seviyesizliği binlerce kişinin okuyacağını hiç düşünmüyor. Burası tarafsız bir köşedir , kişiye özel beğeniler sunmamıza imkan yok . Emin olun şiirlerin beğenilip beğenilmeyeceği konusunda herkesten daha çok biz tedirginiz. Ama buraya sadece seçilen şiirleri koyacak kadar özgür değiliz. Elbette kurallar var ve uymalıyız. Bazı günler herkesin görmek istediği ustaların şiirleri , bazı günler ise antoloji üyelerinin emeği şiirleri , bazı günlerde bizim seçmediklerimizi göreceksiniz. Sadece şiiri eleştirirseniz bu sayfada bulunmanızın amacı daha gerçekçi olacak .
Hatta hoşunuza giden şiirleri bize gönderin değerlendirelim diye teklif bile sundu Ahmet abi sizlere. Eleştirmek adına herşeyini ortaya koyanlar sevdiği şiiri burada görebilmek için ortaya ne kadar emek koydu ?
Bu köşe taraf değil tarafsızdır. Hece sevenler bu köşede hece , serbest sevenler serbest , Nazım sevenler Nazım şiiri görmek siter. O nedenle aynı ayna bir şiiri herkese beğendirmenin imkansız olduğunun zaten farkındayız.
Kaldı ki bu köşede Yunus bile eleştiriliyorsa bizimde yapacağımız çok şey olmasa gerek.
Sanırım amenna deyip geçtiğimiz zaman mutlu olacaksınız...
Bu şiir ile ilgili 53 tane yorum bulunmakta