Etekleri Suya Dökülünce

eğilince alnı suya değdi
ırmak ırmak olmaktan geçti
bir ceylan taşlardan sekti
bir göğüs kumla yuvarlandı
topraktaki humus suyu tuttu
ben sevdiğimin ellerini
yürüdük usul usul
denize çıkan sokakları
sokaklardan birinde rüzgar
saçlarımıza karıştı
dağlı bir şiir bıraktı
tenimizin nemli coğrafyasına

iki leylim gece kartal yuvasında
uyudum uyandım azıksız
nöbetini tuttum göklerin
dudaklarım çatladı kuru soğuktan
aşktan göğsümün çeperi patladı

etekleri suya dökülünce
yangında söndü
bir puhu kuşu geçti üzerinden
çiçekli elbisesi yele değdi
eli elime değdi
canı canımı tuttu

göğsü genişleyince zamanın
bir güvercin olup öptü beni
güvercinin ağzıyla
kanatlarını çırptı ve sonra
üç şiir okuyup bıraktı
kendini güllerin kucağına

bu şehir güze belenmiş
umut sevdiğimin dillerine
bir civanmert gece daha
doğuyor aşık yüreğime
perçemleri batıyor sevdaya
Kehkeşan yıldızlarını saçıyor