Eştinsellik / şa koşmaları

.

soğuktan sıcağa girince
kesilir ya hani elin ayağın
işte oradayım

sanki yaz geliyor ağır ağır
ısındıkça neye karışırım
farkındayım
elim ayağım buz şa
tutsana
yanağında ısıtsana
ısıt sana

şa-şkınlık sıcağın alnında buza dönüşür
yanağında kızıl alev ellerine sürülür
gün ışığında yakamoz gözlerinde görünür
ısıt sana
sana

dalıp gittiğim yerdir
öykülerimi anlatırım ellerine
bak tutundu birbirine
anlat sana
anla sana

göl kenarında dans etti karga leşiyle yakamoz
balıklar yerlerinde yoktu
söylenecek söz çoktu
çatlamış dudağına konan oktu
kanadı açılmamış bir keklik kayaya kondu
dalıp gittiğinin rengiydi boz
baksana
sana

suya yazı yazmadan
ilk sancıların adını sayıkladım
yıllarım yıllarıma yamaydı
karaladım tenimi gözlerinde
başka güne aydın kaldım
gelip geçmiyorum yanından
sana daldım
sana aydım
sana

sana ay-sam güneşe bıraksam yakamozunu denizin
gecende ay olsam
med cezirleri benden sorulsa dünyanın
gölün gözüne yollasam ışığımın hüznünü
saykım sen
ışığım sana
sana açsam sözlerimi

bir şair öldürür beni bilirim
gözlerinden çaldığım imgeleri
sahilde yakaladı suçüstü
kaç kez öptüm bilmiyorum
ah deniz de kokar şair de
her yerime mehtap sürüyorum

kasılmış dudaklarıma yel girmiş
şair ellerin değsin biraz
üşümüş dudaklarım
sarıl ben etrafa bakarım
yıldızlar gözlerinizi kapayın

benim yıldızlarım güneşle dans eder
ayım karayı atmıştır ellerinden
denizimde bahar göçmen kuşun kanadı
rüzgar sürdüm saçıma
iyot kokuyor gözlerinin ağrısı

mevsimin yarısı dudağının arası
gözlerin eylülden kalan yalnız kuşlar şarkısı
kahve gözlerimde göl rengi siyahı
senden kalan özlemek bana
küçültme göz bebeklerini
büyüt bana
kal bana
kal sana şa

şa yılı /