UMUTSUZLUK ÖZLEMİ
Ben; meçhulü, bilinmezi, ulaşılmazı sevdim.Ben,kalbimin yolları üstünde dilenenleri ve o yolların kaldırımlarında bağdaş kurmuş bir şekilde oturup efkar dağıtanları sevdim.Ben,gönül bahçemin çiçeklerini sulayanları değil, kurutanları,kırpanları, koklayanı değil koparanları sevdim.Ben, olanı değil olmayanı sevdim.Ben bilinmez bir zamana yolculuk yapıp, zamanın ve mekanın sınırsızını aradım.Ben sevginin bulunmazını,tanınmayanı ve görünmeyeni sevdim.
Ben, yalnızlığı sevdim.Girdiğim her odada, yürüdüğüm her yolda, baktığım her yüzde, gördüğüm herşeyde yalnızlığı aradım ve bulduğum her yalnızlığı, yalnızlığıma ekleyip, kendimi kalabalıkların arasına atmayı sevdim.
Ben, kırılan umutlarımı, yok olan ümitlerimi sevdim ve onlara bağlandım.Onlara bağlanıp, onları sevip umutsuzluk içinde hep bir parça umudu aradım.Daldan kopan yaprağın, bir daha aynı ağacın aynı dalının aynı yerinde olma umudu gibi.Hep umutsuzluk özlemiyle yaşadım.
ÖTEKİ ADAM OLMAK
Seni yoktan var eden adamdım ben.Sana mutlu olmayı öğretmiştim.Çünkü sana mutlu olmak öğretilmemişti.Mutlu olmaktan korkuyordun hep.Ben senin o korkunu yenen adamdım.Yalnızdın her zaman,düşlerin ve rüyalarında bile.Yalnızlığın arkasına gizlenerek ve duygularını kimselere belli etmeyerek, hep yeni bir şeyler arayan ama bunda da hep içindeki o mutlu olmak korkusundan başaramayan biriydin.Ne yapsan eksik kalıyordun düşlerinden, ne yapsan hayallerinin gerisinde kalıyordun.İşte senin düşlerini tamamlayan, hayallerini yaşatan adamdım ben.
Ruhunu içindeki o karanlık odalara kapatıp,hiçbir gücün onu oradan çıkaramayacağına inanıyordun,çıkarmaktan korkuyordun.Ama ben ruhlarımızın buluşmasını sağladım, ruhlarımızı özgür bıraktım, bırak onlar sevişsin dedim.Ve senin ruhunu kapattığın karanlık odalardan çıkaran adamdım.
Sen hayatına bir anı, bir hatıra bile sığdıramayacak kadar hayattan ve insanlardan korkan biriydin.Her şeyden çekiniyordun,kendi duygularından, isteklerinden bile.Ben, senin hayatına unutamayacağın, hep anacağın sonsuz hatıralar sığdıran adamdım.
Sen içinde yar olan hiçbir şarkıyı dinlemezdin.Çünkü kollarının arasına sığınıp kaybolacağın, nefesini duyabileceğin, duygularını paylaşabileceğin bir sevgilin bile yoktu.Ama ben sana içinde yar olan bütün şarkıları ezberlettim.Duygusuzdun! Çünkü duygularını paylaşabileceğin biri yoktu.Senin duygularını paylaşıp sana duygulu olmayı öğrettim.
Hayatın yüzüne bakınca seni gördüm
Çocukluğumun korkaklığında saklıydın
Evimizin toprak damına
Şarapnel parçaları düşerken
Sen düşüyordun aklıma
Yün yorganıma sarılıp
Seni düşlüyorum,
Seni düşledikçe İstanbul oluyorsun
Sen İstanbul oldukça ben köprülerin oluyorum
Aklımın derinliklerinde arıyorum seni
Tenimin güneş görmeyen yerlerinde
Korkularımın Darağacısın
Aydınlık yarınlara hep örtük pencerelerden baktık.Elimizde o önümüzü kapatan perdeyi aralamaktan, içimizdeki karanlık odaları aydınlatmaktan hep korktuk.Hep buruk şarkılar döküldü dilimizden. İstediğimiz şarkıyı ezberleyemedik ve dilediğimizce haykıramadık hayatımızın geçtiği bu sokaklarda.Çünkü sokaklardan korkuyorduk hep,İçimizdeki sokaklara ise hep hüzün bağdaş kuruyordu.O hüzünleri bitirmeye içimizdeki o sokaklarda sevgi ve mutluluk kokan rüzgarlar estirmeye gücümüz hiç yetmedi.O gücü alacak cesarete hiç sahip olamadık.Kendimizi hep korkularımızın darağacında bulduk.Her şeyden korkuyorduk.Düşlerimizden,hissettiklerimizden, duygularımızdan ve arzularımızdan bile.Çünkü bize korkmayı öğretmişlerdi.Bir sigara içimi uzağında olduğumuz mutluluklara uzanıp tutunmayı öğretmemişlerdi.
Bizi yalnız bıraktılar.Bazen yalnızlığımızı bile aldılar bizden.Onu bile çok gördüler bize.Çünkü yalnızlık insana bir şeyler öğretiyordu.Bize öğrenmekten korkmayı öğretmişlerdi.
Asıl neyi istediğimizi ve bunu hemen elde etmemizin neyin engellediğini hiç sormadılar.Çünkü bize verilecek bir ödündü bu..Bizi cesaretlendirecekti.Korkularımızı yenmeye yardımcı olacaktı.Oysa onlar bunu istemiyorlardı.Çünkü bizi hep korkutmuşlardı,bize hep korkuyu öğretmişlerdi.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!