Kanatırım yalnızlığı gergefe tutulur ince sızılarla
Sıyrılır son parçası
Kanatırım yalnızlığı, hüzün kaplı sularda
Ellerimi uzatırım tutan olmaz
Donar ellerim....
Kanatırım yalnızlığı, çabalar, tüterim
Yalnız ve karanlık bir gecede
Aşksın bana tek hecede
Ellerim ve yüreğim bir olmuş
Gözlerini tetiklemede
gözlerimse seni beklemede
“anlatır da derdini rüzgara
kürdün gelinin türküsü
kandır batar kamaşır bakışlara
saçlarının kızıl örtüsü”
Hikâyesidir bu;
Anlatamadığım dilegelmeyen
Latif bir esinti vardı yüreğime
İmkansız gibi gelen, gerilen.....
Mekânını yitiren hayallerimde
Erdemsiz görünen bilinen
Gideceksen eğer, çek git
Gidişinle bir ah işit
Gideceğim diyorsun
Giderken yüreğimde de bit
Gözlerimde yüzünün resmi vardı
bir posta güverciniyle gönderdim ümit filizini
gözlerim dengini ararken
el yordamıyla yokladım derman dehlizini
açlığını insanların hesaba tutarken
yarım bırakmıştık savruk yüreğimizin devrimini
ve binlercesi gibi bu binlerceden her biri gibi
Bir sabah denizin üstünde
Ellerimde simit, sallıyorum martılara
Yirminci yüzyılın en kahpe kentinde
Okuyarak fincan denizi dalıyorum tortulara
İstanbul kâh bir adak görünüyorsun
Yağmur bulutlara
Sen sessizliğe gömülü kaldın sevdiğim
Gözlerimde yaş, bulutlarda nem biriktirdim
Yağmur yağsın da sen arayasın diye......
Ölü asker
Silahı çakar almaz: çakar almaz
Asrının idrakıyla tutunamayan vantuzlarını
-miskinliğe geçirmiş
Ölgün asker
Şizofren aşklarla tükenirken ömrüm
Unutuldu umarsız bekleyişler
Kırılan kalpleri bir celladın toprağına gömdüm
Hatırlanır mı bilemem
Esrik ve o denli masum öpüşler
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!