Hava sıcak, dışarıda çocuk sesleri,
Karşı komşu yine kavga ediyor bağırarak,
Bulutlar sıcağı yenmek için toplanıyor usul usul..
Ben mi?
Bense pembe ojelerimi sürüyorum ruhuma,
Akarlar diye üflüyorum..
Ben sadece susuyorum,
Konuşmayı sevmiyorum,
Ruhumun derinliklerinde,
Yazıyorum biliyorum...
Yaşam kolay,
Kolay olmasına rağmen zorlanıyoruz,
Ayağımız takılıyor,
Bir bir kaybediyoruz,
Dışarıda olağan sesler uçak,araba,rüzgar çığlıkları..
Beni rahatsız ediyorlar,
Gün gelir ya yeniden usulcacık yalnız kalırsın sen bilmeden, kanatsız,mutsuz olursun ya ama kendine güvenirsin hiç bıkmadan bu kötü anda mutlu olursun helal sana... Naptığımı bilmiyorum bende sokaklarda gezerken. Otobüse binerken yavaş yavaş binaların geçtiğini görürken,güneş en dibe batarken naptığımı bilmiyorum gerçekten.
Gülüyorum bunlara sadece hiç durmadan gülüyorum,bunlara ve tek kalmışlığıma....
Yine bir sokak buluyorum akşam olmuş lambalar beni sarı ışıklarıyla sorguya almış. Soruyorlar konuşamadan bana hep soruyorlarki neden yandıklarını anlasınlar bu dünyada... Bense anlamıyorum Dünya o kadar karanlıkken aydınlatılmasına tıpkı melek yüzlü şeytan gibi dünya... Çıkarıyor lambalar beni aralarından galiba doğru söyledim gidiyorlar kandıklarına.. Ben yine yalnızım ama öyle bir yalnızlık değil,belki çevrende çok kişi var ama öyle bir yalnızlık gönülden olanına...Gökyüzüne bakıyorum birden bayadır bakmadığımı hissediyorum, tabi kaf dağının ardından çıkmayalı çok oldu, o yüzden unutmuşum gökyüzünü masal dünyamda.. Bir değil bu gökyüzü sönen bulutlar sonsuza kadar döner dönen bulutlar... Yere bakıyorum ardından orda da dönen karıncalar sonsuza kadar yemek taşıyarak ezilen hayvanlar,sadece yemek taşımakla ezilmiyorlar 41 numaralı ayakkabının altında da ezilmiş olabilirler... Korkarak basıyorum yinede ben kimliğim çantamda ama kimliğimi bilmeden deli gibi cenneti düşlerken basıyorum ben yere... Ağaca bakıyorum dallarında çiçekler dökülmüş,savrulmuş,yeni açmış..Tir tir tireyen çiçekler susmadan konuşarak koku yaymış..
Pencereler kapalı, kokusuz ve havasız,
Gözlerim kapalı göremiyorum,
Ellerim yazarken göremiyorum,
Bir silgim var elimde,
Bazı şeyleri silmek gerekir dediler..
Bir kalemim var elimde,
Mutlu olman için yazman gerekli dediler..
Karanlık basar,
Korkarsın,
Gözlerin beni arar,
Bulamazsın,
Belki bir dokunuş dersin,
Yapamazsın...
Sesler, boğucu ve ürkek sesler,
Kulağımda yankılanan sesler,
Tıkarım kulaklarımı ellerimle,
Sesler ellerimi deler geçer,
Korkarım daha çok ellerim artık yok,
Korkarım daha çok kulaklarımda sesler çok...
Hayat bir iğne ucunda acı çekmek ve atlamak,
Uçurumdan ölece düşmek ve dertlerini savuşturmak,
Mide bulantıları içinde kıvranmak ve hasta olmak,
Kazanamamak,kaybetmek,kaybedilmek,
Hayat bir kalem ucunda yazı,
Her yazışta var etmek,her var edişte acı çektirmek,
İçimde bir hüzün var bugün ne olduğunu anlayamadım,
İçimde bir sevinç var bugün nerden geldiğini bulamadım,
Kalbim çok çalışıyor bugün ölmek üzereyim heralde,
İçim bir tuhaf bugün öldüm ve çıktım bedenimde..
Bugün çok sıcak nasıl dayanırım bilmiyorum,
Bugün çok garip ne olduğunu çözemiyorum,
Ellerimle besledim hayatı büyüsün diye,
Ne bileyim böle olacağını,
Ben kovaladıkça,
Daha çok uzaklaşacağını,
Şimdi bir başımayım ne yapıcağımı bilemeden,
Ellerim bomboş,kafam,beynim,gözlerim bomboş..
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!