Bugun yine kayboldum
Saat on yedi on iki
Sensizlikle teyemmüm
Bitkin bedenime varlığın
Perineme sensin helal
Artık direnemez aşkım
Saba kokunu taşır anıların
Paramparça kalır bihablil veriyd
En bulunmaz yerde de saklansa
Elbet bir gün bulunur küy-i mecnun
Aşk-ı serabı iki alemde tanımalı madem
Maşuksa neden kevaşe oluyor mahsubun
Uyanmamiş gözler sevdadan
Gezgin bir rüyada kaybolan ruh-i mahmur
Ipek perdeden esen rüzgarı arar
Ince bir ses duyar safir kuşu
Sanki düşsüzlüğüne bir çare
Bir oksijen gibi gelen ses
Ah, aşık-ı nur gönlüm
Her zerremde titrek nurum
Gökte diyar-ı hududum
Yer yer serzenişte,
Uzatılmış ömrüm ne haberdi.
Reh-güzar güya rakik ister;
Masamdaki şekerlik
Ince bellideki içimsizlik
Yine sen diye başlarken laklakiyat
Mukadderat işte sanatsın hayat
Akarsuyun kenarında bir kadın vardı bu sabah
Kendi yansımasını dalmış öylece bakıyordu
Mırıldandığı şeyler vardı ama duyamıyordum
Gözleri parlak, hüzün dolmuş içleri damla damla
Kapatsa süzülecek pembe dudaklara yaşlar
Ayakkabılarını cıkarmış elinde sımsıkı tutuyordu
Aklıma çalınmış bir veda busesi
Unutuyor kalbim sesini, acıtmıyor böylesi
Sevmek ne diye sorsalar gözlerimden hissi
Bedenimde cinsi, ruhumda şahsi, cevaplarım da mersi.
Zamanın sonuna uçurum hepsi
Kirli kalpler kısa süreli taksi
Afak-ı tar=karanlık ufuklar
A'mak-ı amal=göz pınarlarının istekleri
Amenna=inandik
Asr-ı fazilet=yuzyilin onuru
Dil-nişin= gönülde yer tutan(hoş)
Ecram-nepeyda=görünmeyen yıldızlar
Senin suçun değildi dolunaya tutulmak
Işığında süzülen toz tanelerinde
Umudu aramak gibiydi vurulmak
Kalbinde bulunan 30 mermi de
Elini ısıtan tek umut da
Seni vurmak.
Afak-ı tar ile dolu a'mak-ı amal'im
Amenna asr-ı faziletin,sesi soluğu kesilmiş
Dil-nişin karanlikta ecram-nepeyda
Düş-i ıztırarda gaddar-ı efser
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!