Islak gökyüzü
Kıyamadı böyle bir ayrılığın oluşuna,
İki damla akıtıverdi yanaklarıma.
Bilirsin gamsızımdır, pervasızımdır,
Gidişlerde hep umarsızımdır,
Haydi bir mendil versene,
Biçare gönlüm yüzüne hasret
Bekler durur kapı arkalarında,
Düşünme n’olur
Kilitli olan dudaklarımdır aslında…
Yakınlaşsan da görsen hakikat nedir,
Perdeler ardındaki saadet nedir,
Huzur bir pınar, kana kana içilir,
İnsana tekrar tekrar Allah dedirtir.
Yaslı gece
Daha da karanlık.
Ay örtünmüş
Saklamış tüm bedenini,
En mahrem gizlerini.
Sana nasıl canım diyebilirim ki
İnsan canından bile vazgeçebiliyorsa.
Damarlarımda gezen kanım
Göğsümde atan kalbimsin derdim de
Toprak olup yitmeseydik bu hayatın sonunda...
Minik bebek,
Ana kucağında neşeli,
Nasıl da mutlusun ve de sevimli...
Doğrult bakışlarını annenin gözlerine,
Bak damla damla nurunu akıtıyor yüreğine.
Taştan daha da soğuk bedenim bu gece,
Damarlarım küsmüş kanıma, geçit vermemekte,
Saatim durmadan çalışmış tam altmış sene...
İşte bak ruhum yeniden sabah oluyor,
Ve yepyeni bir yaşam bizi selamlıyor...
Ben bir can oldum,
Cananı arar oldum,
İşte bir güzel buldum
Derken derde daldım ey gönül...
Öyle bir mektup yazdın ki ey gönül,
Sayfa sayfa kederden ibaret.
Öyle derin bir of çektin ki ey gönül,
Olacakları görebildin nihayet.
Anlatılmaz derttir bu yaşanmaz acısız,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!