Mızmız bir uğur böceği gibi
Konmuştun gönlüme
Her gece haber getirirdin bana Ay'dan
Zülfünden bir zerre değdi gönlüme
Kaçıp saklanamadım
Yudumladım bengisuyu
Zehir içtim sandım
Ruhum kırıldı parça parça
Toplayamadım
Işıksız kaldım kör kuyularda
Bu gidişler neden?
Penceresiz bir mahpushane yüreğim
Bu sitemler neden?
Yâd olmuş eller heyhat!
Gülü dikensiz mi sandın?
Yokuşmuş meğer hayat
Ölümü zulüm mü sandın?
Kokusu karıştı alevlere kalan acıların
Varlığı yokluktu aslında hasta adamın
Gem vurmuş giryesine çocuksu hayallerinin
İçi küflüydü akıllı dualarının
Bir gedik açtı çilingir gibi sonsuzluk âleminden
Bir rüyanın fevkinde
Fevkalade bir gezegende
Yürüyordum durmadan
Ebediyet filizlerini görmek için
Sonsuzluk bahçesinde
Biraz seyrettikten sonra
İnsan bir kere ağlarmış baharın gidişine
Sonra mevsim dönmezmiş gerisin geriye
Sen bütün mevsimleri küstürdün kendine
Yağmurun son damlasını nereye sakladın
Gökteki bulutu sahipsiz mi sandın
Yağmur yağdı önce:
Hayallerim ufku kuşattı
Kara gölgelerim vardı
Hayallerimi kovalayan
Yine akşam olmuştu
Hayal meyal hatırlıyorum yıldızları
Yüreğime dokunan ezgilere
Selam verip kaymıştı yıldızlar
Yine böyle bir akşamdı
Yok ki yıldızlardan başka çaremiz
Hüzün kuşların yularıydı
Kaşları çatık dev çekiştiriyor ucunu
Kaç kişi kalmıştı yaşamaktan bu yana
Kaç acı sönmüştü gözlerinde devin
Kırk yaşına basmış bir kelebek
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!